ÇANDAR : ‘ANKARA HEM HANTAL HEM DE UYUZ’DUR’

Son günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile  ‘Ermeni konusunda’ polemiğe giren Radikal Gazetesi köşe yazarı Cengiz Çandar. Brüksel’de son gündemleri değerlendirdi.

Son günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile  ‘Ermeni konusunda’ polemiğe giren Radikal Gazetesi köşe yazarı Cengiz Çandar. Brüksel’de son gündemleri değerlendirdi.

Merkezi Brüksel’de bulunan ‘European Professional Network’ sivil toplum kuruluşu tarafından Brüksel Husa President Otel’inde düzenlenen sempozyumda bir konuşma yapan Çandar, Türkiye AB ilişkilerini değerlendirerek, Türkiye’deki son gelişmeleri değerlendirirken Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’yı ‘hantal ve uyuz’ olmakla suçladı.

‘European Professional Network’ Başkanı Dr. Abdulkadir Kara’nın açılış konuşmasını yaptığı programa Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçisi Murat Ersavcı, Brüksel Bölge Milletvekili Mahinur Özdemir, Valon bölgesi Milletvekili Serdar Kılıç, Schaerbeek Belediye Başkan Yardımcısı Sait Köse, Schaerbeek Belediyesi MR Grup Başkanı Sadık Köksal, Meclis üyeleri Halis Kökten, Mustafa Öztürk, Eskişehir Yardımlaşma Derneği Başkanı Abdullah Yiğit, işadamları ve sivil toplum temsilcileri katıldı.

« TÜRKİYE AVRUPA’NIN NERESİNDE DURUYOR ? »

Gazeteci Yazar Cengiz Çandar konuşmasına Türkiye AB ilişkilerinin tarihsel sürecini anlatarak başladı. Çandar, « Zaman zaman Brüksel’e geliyoruz. Ben Avrupa’daki kuruluşları yakından tanıyorum. Ancak böyle bir kuruluşla hiç karşılaşmamıştım. Ben konuşmama genel bir çerçeve çizerek başlamak istemiyorum. Talebe göre konuşmaktan yanayım.

Öncelikle Türkiye Avrupa’nın neresinde duruyor ? bu soruyu irdemeliyiz.  17 aralık 2004’de Başbakan’ın gazeteci ordusuyla geldiği Türkiye’nin tam üyelik görüşmelerini Brüksel’de ben de takip ettim.  O gün çeşitli dillerde Avrupa parlamentosunda ‘Evet’ yazılı basına gösterilen kağıtlar üyeliğin kabulü noktasında bir işaret idi. Türkiye’ye ihtiyatlı yaklaşan iki ülkeden Almanya ve Fransa bu süreçte kilit konumundalardı. Bunların atacağı adımlar AB’de kararları belirleyici olmakta. AB’yi tam üyeliğe kabul eden AB hemen müzakare başlıklarını ve iyileştirilmesi düşünülen yasal düzenlemelerle ilgili olarak bir takım öneriler getirdiler. 70 milyonluk Türkiye 600 bin nufuslu bir Güney Kıbrıs  Rum kesimi ile muhatap kılındı.

TÜRKLERİN BATIYA DÖNÜŞÜ 1071’E KADAR GİDİYOR

Türklerin batıya dönük yüzünün tarihi konusunda açıklamalarda bulunan Çandar, « Türkler doğu coğrafyasından göç ederek o gün batılıların merkezi olan Anadolu topraklarına yerleşmeye başladıkları gün, Türklerin batıya yönelişlerinde milat oldu. Türkler bin yıldan beri yüzünü batıya döndü. Biz AB’de olmak zorundayız. Çünkü ; AB insan haklarının değer verildiği bir değerler topluluğudur . AB’nin birlik fikri iki büyük savaşın sonucu verilen kayıplarla doğmuştur. AB tarihi geçmişi ve ekonomisinin ötesinde bir değerler unsuru olan insani kavramları soyut mimarinin somut ifadesinde yatıyordu.

Biz 1071 yıldan beri Avrupa’ya doğru gidiyoruz. Biz zaman zaman atlılarla zaman zaman kılıçlarla Avrupa kapılarına hep geldik.  Bizim çok partili döneme girişimizde Avrupa’ya dönük yüzümüzün etkisinin olduğunu düşünüyorum. 1982’de rahmetli Başbakan Özal AB’ye üyelik için ilk düğmeye bastı. Aslında asıl avrupalılaşmamız siyasi tarihçilere göre 1914’de başladı. 1999  yılında Türkiye aday olarak ilan edildi. Bu yıl Türkiye’nin batıya yönelik ilerlemesinde milenyum oldu. Türkiye artık bu süreci tamamlamak zorunda. Türkiye’nin gelecek perspektifi AB ve batı içinde belirlenmiş oldu. AB değerler birliği sistemidir. Bir değerler birliği kulübüdür. Ben Türkiye’nin AB’de yer almasından yanayım. Bu sürecin avantajları ve dezavantajları vardır elbet. Ancak buraya giriyorsanız bunların kurallarınada uymak zorundasınız.

« AB İSTEKSİZ DAVRANINCA TÜRKİYE’DE İSTEKSİZ DAVRANIYOR »

Çandar, AB’nin Türkiye’ye karşı isteksizliğini şu şekilde yorumladı : « Ancak AB’nin isteksiz tavırları Türkiye’nin farklı  siyasi yapılanmasınıda beraberinde getirdi.  Türkiye Osmanlı Coğrafyasındaki İslam ülkelerine yönünü çevirerek batıya bir uyarı verdi. Bu uyarıda « gerekirse biz bu alanlarda da oluruz » anlamını ifade ediyordu. Bu açılım Türkiye ekonomisinede olumlu yansıdı. Global krizden dünya etkilenirken, Türkiye’nin fazla etkilenmemesi bu bölgelerle yapılan  ekonomik  ilişkilerin etkisi oldu. Hem ekonomik hem de siyasi bir çıkış oldu bu politika » dedi.

 

Gelelim Türkiye boyutuna Türkiye AB ilişkilerinde siyasi söylemler ve kriterlerden kaynaklanan sorunlar isteksizliği beraberinde getirdi. Öteden beri Türkiye’yi AB içinde görmek istemeyen güçlerle Türkiye’de AB karşıtları hep karşılıklı güçlendi. Bu sürtüşmeler AB’nin ağır aksak tavırları Türkiye’deki isteksizliği kamçıladı. AB ilişkilerinde ilerleyen süreç yeni düzenleme ve yeni yasaları zorunlu hale getirdi. Uzun zamandan beri Türkiye’de geleneksel yönetimi savunanlar  ile AB normlarında bir yasa isteyenlerin siyasi mücadelesi başladı. Türkiye’nin AB’ye girmesi İslam kimlikli bir parti eliyle taşınmaya başladı.  AKP’nin Türkiye’de tek başına iktidar olmasıyla hızlı bir şekilde bu süreç devam etti.  

 

« GENERALLERİN TUTUKLANMASI HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERİYOR »

Çandar, « AB normlarındaki yasalar gelenekçi iktidar yanlılarını karşı karşıya getirdi.  Ergenekon davası sürecinde gelenekçi siyasiler, ordu mensupları tek tek alınıp sorgulanıyor. Bunlar ceza almamış olsalar bile bir tabunun devrilmesi adına hukukun üstünlüğü adına önemli. Türkiye’de gelenekçi çevreler iktidarla karşı karşıya geldi. Generallerin tutuklanması hukukun üstünlüğünü gösteriyor. Serbest bırakılsalar dahi onların sorgulanması güzel bir gelişme. Hukukun üstünlüğü adına Türkiye’de dev adımlar atılmakta.

AKP iktidarı önce orduyu şimdi de yargıya düzen verecek yasal düzenlemelere gitmekte. Bu gün Türkiye çok daha iyi durumda.

 « ANKARA HEM HANTAL HEM DE UYUZ’DUR »

Cengiz Çandar, Ankara doğumlu olduğunun altını çizerek, « Ben  aslen Ankara doğumluyum. Ancak, Ankara uyuz bir şehirdir.  Ankara bana sorarsanız halen uyuz’dur. Ankara Hantal’dır ve Ankara ciddi bir yüktür,. Anayasa’da Ankara’nın başkent olarak değiştirilmesi teklif bile edilemiyor. Ankara’nın statüsü değiştirilemiyor. Ankara’da iptidai bir yapı var. Böyle şey olur mu ? » dedi.

« İKTİDAR MUHALEFET ANLAŞAMIYOR »

Çandar, « Türkiye’de liderler birbirine bağırıyor. Kimse kimseyi dinlemiyor. Liderler bağırınca vatandaşlarda birbirine sokakta bağırıyor. İktidar ve muhalefette ayrı düşünceler olur. Ancak asgari müştereklerde yok. Türkiye hızla değişiyor. Hızla değişim ileledikçe de hızlı sürtünmeler meydana geliyor. Avrupalı’nın bir kırk yılda yaptığı Türkiye’de kısa dönemde yapılıyor.

« KÜRT SORUNU HALLEDİLMEDEN TÜRKİYE İLERLEYEMEZ »

Çandar, «kürt sorununun Türkiye’nin önünde duran en büyük sorun olduğun dile getirerek, « Türkiye’deki demokratik açılımlar önemli. Ancak netice almak gerek. Bir gerçek var ki, Türkiye’de Kürt sorunu halledilmedikçe, Türkiye ilerleyemez. Bu konuda atılan adımlar olumlu ancak sonuçlanması gerekli. Olaya bir bütün olarak bakıp ele almalıyız » dedi.

www,belcikahaber.be