Türk milleti, bekasının sırrını birlik-beraberlik, mertlik, doğruluk ve yiğitlikten alır. Cumhuriyet kurulurken, her düşünceden vatansever bir araya gelmiş ve çetin kazanılan cumhuriyet, zor şartlar altında ilan edilmişti 29 Ekim 1923...
Türk milleti, bekasının sırrını birlik-beraberlik, mertlik, doğruluk ve yiğitlikten alır. Cumhuriyet kurulurken, her düşünceden vatansever bir araya gelmiş ve çetin kazanılan cumhuriyet, zor şartlar altında ilan edilmişti 29 Ekim 1923...
Kolay değildi halifelikten Cumhuriyet'e geçmek!..Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az demişler...Ne de doğru bir söz söylemişler. 1923-2010 ve bundan sonrası için, adımız cumhuriyet, karakterimiz laiklik olacak! Unutulmamalıdır ki; Türk milleti her zaman tarihteki büyüklüğüne ulaşacak karakterde ve yapıdadır! Bu herkesçe biline, bilmeyenlerde kendilerini, kontrolden geçirmelidir!.. Lami cimi yok!..Korkumuz yok!..Kısaca biliyoruz ki,
Mevzu-û Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır!
Evet, Cumhuriyetimiz'in 87.yılı tüm ulusumuza çağdaşlık, adil bir düzen, akıl ve sabır getirmesi dileği ile cumhuriyetimiz'e sarılıyoruz hemde çok!
Bağımsızlığı ve dik duruşumuzu bizlere kazandıran M.Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını özlemle ve minnetle bir kez daha anıyoruz!..
En zayıf günlerimizde bile dünya'ya meydan okumuş, en dertli günümüzde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini gönlümüze yazarak, medeniyetler eşiği Anadolu'da dik durabilmeyi başarabilmiş bir millettik!
Milletimiz'in hamurunda hoşgörü, inanç, sevgi, saygı ve mücadele vardı.
Bilirdik ki; yalan şeytan kelamı; iftira dipsiz bir kuyuydu.
Dinleyen de, söyleyen de ve bu oyuna gelende dipsiz karanlıkta kaybolacaktı.
Allah'tan korkar, kuldan utanırdık...Bin düşünür, bir söylerdik. Kirli emellerimiz
için insanlara iftira atmaz, doğruluk-dürüstlüğümüzle övünür ve hatta gücümüzü de bu maneviyattan alır; dünya'yı böyle dize getirirdik...
Kısaca, yedi düvele meydan okurduk. Asıl zaferlerimiz meydanlarda değil,
tavizsiz, doğru, onurlu ve yüksek ahlakımızla kazandıklarımızdır anlayana...
Okumasakta Hacı Bektaş-i Veli'yi, Mevlana'yı, Aşık Veysel'i ve Hoca Yesevi'yi kalbimize yazmıştık! Kısaca, değerlerimiz herşeyden önce giderdi ve bu en değerli mirasımızdı!.. Şimdilerde yalan tacirleri cirit atıyor, yalan üstüne yalan ekliyor, karalamaların ardı arkası kesilmiyor, kimin işine hangi iftira gelirse baş tacı ve üstüne üstlük iftiralar ve yalanlar değer görüyor, ödüllendiriliyor!.. Birşey daha ve hemen ekleyelim, bir zamanlar bu ülke, kendini besleyen yedi ülkeden biriydi.
Nasıl mı? Tarlalarımız vardı; kendimiz eker, kendimiz biçer, hem de ağız tadıyla yerdik. GDO'lu yiyecek tanımaz, ekip-biçtiğimiz neyse onu yerdik.
Bu güneşin ülkesi ve bereketli topraklarda üretim durmuş bir vaziyette ve talanın adı da özelleştirme!?! Pamuk, pirinç, ayçiçeği, buğday ithal ediyor ve fındığa sınırlama getiriyoruz. Sınırlamanın nedeni; Yunan ve İtalyan üreticiler kazansın! Anlayacağınız tarlalar kurudu, ambarlara da darı ekildi.
Peki, Türkiye'yi ne ile besleyeceksiniz? Bilimsel buluşlarınız var mı, Ar-ge çalışmalarınız var mı? Kömür ocaklarında madenciyi taşeronların insafına bırakıyor adına da tevekkül diyorsunuz! Dağ-taş, dere,tepe, gökte uçan kuş yabancı şirketlere satılmış bir durumda. Dışa bağımlılık başını almış gidiyor...
Sözde hizmette sınır tanımıyor, yemekte herkesten önde gidiyorsunuz!
Varsa da, yoksa da kendi efendileriniz değerli, sizden başka herkes ya mason, ya ermeni, ya ajan, yada gizli Yahudi...Vatanına, milletine ve tarihine sahip çıkan herkes faşist!.. Bölücüler baş köşede, bütünleştiriciler karanlıkta...
Sürekli bir ayrıştırmadır gidiyor, yok Alevi-Sünni, yok Kürt-Türk, yok sağcı-solcu yok türbanlı-türbansız, yok oturan-kalkan, yok ağlayan-gülen, delil yok, belge yok, izahı yok sorguya çekilen çekilene, neler oluyor bu ülke de...İpe sapa gelmeyen konuları parmağınıza dolayıp temcit pilavı gibi sürekli gündeme taşıyorsunuz, asıl felaketleri ise görmezlikten geliyorsunuz!.. Asıl konuları tartışalım! Kanayan yaraları saralım! Millet'in derdine deva olalım... Yine söylüyorum az laf, çok iş... Amacınız bu olmalı! Bakınız, iftiralarla intiharların ardı arkası kesilmiyor... Tabii, bunlardan etkilenmek için ruha sahip olmak gerekiyor! Ne insana, ne tarihe, ne de bir başka canlıya saygınız yok!
Kısaca, insani değerler yok denecek kadar az! Bunun adı da demokratikleşme, çağdaşlaşma vs...Sorun yokken, sorun çıkarttınız! Şimdi ne yapalım;başımıza vurup ağlayalım mı yoksa ayaklanalım mı? Her ikisini de yapmak bize yakışmaz elbette siz, kendinize gelin! Hepimiz bir milletiz, aynı dili ve dini paylaşıyoruz, geçmişimiz bir, geleceğimiz bir...Tarihte de beraber güldük, beraber ağladık ve bu ülkeyi hiç kolay kazanmadık! Bakınız efendiler, devlet dediğin bütünleştirici olmalı! Milletin o temiz duygularına, kendi çıkarlarınız için fitne, fücür sokmayın! Bu tutumunuzu değiştirin lütfen! Siz bilmesenizde, biz biliyoruz; emperyalizm'in taktiğidir bu; bölme, ayrıştırma, parçalama, savaştırma ve yutma... Ayrıca ülkeyi içten fethetmenin önemini çokiyi bilenlerdendir. Aklınızı başınıza devşirin! Bu millet, bu oyunlara prim vermez!
Evet, güzel ülkemde iktidar, muhalefet, medya, bilim ve ekonomi dünyası rutinle birlikte akıp gidiyor... Bu ülkenin lehine gerçekleşen, her iyiliğinde-kötülüğünde farkındayız ve farkında olmaya da devam edeceğiz!.. Birbirimizi kandırmayalım!..
Bu millet, herşeyin en iyisine layık! Ötesi berisi yok!
"Kötüler kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar" Tolstoy
Tahammül sınırlarımız günden güne arşa tırmanıyor!..Vatanını, milletini çıkarları uğruna satmayan, dik duran ve yiğitçe yaşayan tüm vatanseverlere içten saygılarla, NİCE 87.YILLARA... YAŞAYACAK CUMHURİYET!..
Not: 31/10/2010 Pazar günü saat 10:30 İstanbul Vatan cad. Cumhuriyet kutlamalarında buluşmak dileği ile...
Leman KUZU ©
İstanbul, 30/10/2010
kuzuleman@yahoo.com