LOBİSİ OLAN KAZANIR

"ABD Temsilciler Meclisi'nde (TM), Rum-Yunan lobisine mensup milletvekillerinin girişimiyle Türkiye aleyhinde bir karar tasarısı kabul edildi". İddiaya göre; KKTC'de bulunan Rumlara ait dini mekan ve kültürel eserler korunmuyor, aksine tahrip ediliyormuş. Rumların dini özgürlüklerine kısıtlamalar getiriliyormuş.

"ABD Temsilciler Meclisi'nde (TM), Rum-Yunan lobisine mensup milletvekillerinin girişimiyle Türkiye aleyhinde bir karar tasarısı kabul edildi". İddiaya göre; KKTC'de bulunan Rumlara ait dini mekan ve kültürel eserler korunmuyor, aksine tahrip ediliyormuş. Rumların dini özgürlüklerine kısıtlamalar getiriliyormuş.

Batı Trakya'da yaşayan Türk azınlıkların durumu ortada iken ABD TM'nin kabul ettiği karar tasarısına tepki göstermemek mümkün değil. Örnek mi? Sene başında Yunanistan, "Rodop Türk Kadınları Kültür Derneği"nin kuruluşuna adında bulunan 'Türk' ibaresi nedeniyle izin vermedi. Dernek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu, üstelik davayı da kazandı. Ancak Yunanistan, AİHM kararlarını tanımadığını ve bu kararların kendileri için "bağlayıcı olmadığını ve içtihat teşkil etmediğini" belirtti [1]. Rum-Yunan lobisinin girişimleriyle Türkiye aleyhinde tasarılara imza atan ABD'li politikacılar aynı şekilde bu ve benzeri daha birçok örnek nedeniyle Yunanistan'ı neden kınamıyor?

Ya da, ABD TM, Yukarı Karabağ'ın Şuşa kentindeki bir caminin Ermenilerce ahır olarak kullanılmasını [2] kınayan bir tasarıyı neden kabul etmiyor? Hatta bırakın sadece ABD TM'ni, Avrupalı devletler de din, azınlıklar vs gibi konularda benzeri hassasiyetleri neden sadece tek taraflı olarak gösteriyor?

Bununla birlikte, Türkiye aleyhtarı kararlar alan Batılı parlamentoları ikiyüzlülükle suçlamanın çok da doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü, Şuşa'daki caminin durumunu, Rum-Yunan, Yahudi veya Ermeni lobisinin ABD TM'nin gündemine getirmeyeceğini biliyorum. ABD'de yaşayan Türk ve Azeri gruplar bir araya gelerek kendilerine bir yol haritası çizmediği, bulunduğu ülkelerin parlamentolarına gerekli etkiyi sağlayamadığı sürece, Batı'yı yüzsüzlükle suçlayıp durmaktan, elçiliklerimiz vasıtasıyla protesto mektubu göndermekten öteye gidemez, oturduğumuz yerden bağırır dururuz.

ABD TM, ABD halkını değil, etkili çıkar gruplarını temsil ediyor. Özellikle de etnik kimliğe dayalı, bağlılıklarını adadığı bir anavatanları olan Yahudi (İsrail), Rum-Yunan(GKRY-Yunanistan), Ermeni (Ermenistan) grupları. ABD'de etkili bir Rum-Yunan lobisi olmasa ABD TM durduk yerde böyle bir karar çıkartmazdı. Aynı şekilde, etkin bir Ermeni lobisi olmasaydı Anadolu'da 1915'te yaşanan olayların nasıl tanımlanması gerektiği konusuna ABD'li siyasiler bu kadar mesai harcar mıydı? Ya da etkin bir Yahudi lobisi olmasaydı İsrail'in göz göre gerçekleştirdiği uluslararası hukuk ihlallerine ABD bu kadar sessiz kalır mıydı?

Samuel Huntington'ın, 1997'de yayınlanan "Amerikan Ulusal Çıkarlarının Erozyonu" başlıklı makalesinde şu ifadeler yer almaktadır: "Kesin bir ulusal kimlik hissinin eksikliğinde, Amerikalılar ulusal çıkarlarını belirleyemez oldular." Bu görüşten yola çıkan Huntington'a göre; ABD dış politikası, ticari ve ulusal olmayan etnik çıkarların egemenliğine girmiştir. [3]

Rum-Yunan lobisinin empoze ettiği tasarının kabul ediliş biçimi bize bir fikir veriyor. Basın haberlerine göre; söz konusu tasarının normal şartlarda önce ilgili komitede görüşülmesi gerekirken, TM Başkanı Nancy Pelosi'nin, hem bu sürecin atlanmasına imkan veren, hem de Genel Kurul'da ele alınması için belli çoğunlukta milletvekilinin bulunması şartını ortadan kaldıran "suspension of rules" (kuralların askıya alınması) yöntemini uygulaması, sadece 5 milletvekiliyle ve sesli oylama yöntemiyle kabul edilmesini sağlıyor [4]. Anlaşılan o ki; ABD dış politikasını beş siyasetçiyle yönlendirebilmek mümkün.

Son dönem Amerikan dış politikasındaki değişkenlikler göz önüne alındığında; ABD'nin Kafkasya politikasının da, etnik çıkar gruplarının egemenliğine girdiğini görüyoruz. Çok hassas dengelerin bulunduğu G.Kafkasya'da ABD, Rusya'nın uydusu haline gelen Ermenistan'ı kazanmak isterken Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan'la da dengeli bir politika yürütmesi gerektiğinin farkında. Ancak Ermeni lobisi bu dengeyi ABD aleyhine bozacak girişimlerde bulunuyor. Sonuç olarak ise, Amerikan dış siyasetinin, Ermeni lobilerinin oyuncağı haline geldiği görüntüsü ortaya çıkıyor.

Diasporanın her 24 Nisan öncesinde ABD Başkanı'na "o kelimeyi" söyletme çabası ya da 1915'e ilişkin yasa tasarılarının kabulüne ilişkin girişimler ABD-Türkiye ilişkilerini çıkmaza sürüklerken, Türk kamuoyunda da ABD'ye karşı güvensizlik algılamasını kaçınılmaz kılıyor. Bununla birlikte, Ermenistan'ın Yukarı Karabağ'da işgalci kuvvet olmasına rağmen yine Ermeni lobisinin girişimleriyle "Özgürlükleri Destekleme Yasası 907. Bölüm" örneğinde olduğu gibi ABD'nin Azerbaycan aleyhtarı bir tutum sergilemesi ya da Ermeni gruplarca desteklenen bazı senatörlerin ABD'nin Azerbaycan Büyükelçisinin atanmasını engellemesi gibi örnekler, ABD'nin G.Kafkasya'daki sonunu hazırlıyor. Çünkü ABD, Ermenistan'ı kazanmak bir yana bölgedeki müttefiklerini de kendisinden uzaklaştırarak, "ulusal" çıkarlarının Ermeni gruplarca baltalanmasına göz yumuyor.

Avrupa'da da Türkiye aleyhtarı çıkar gruplarının, bulundukları ülkelerin karar alma mekanizmaları üzerinde, ABD'de olduğu kadar olmasa da, hatırı sayılır bir etkisi var. Ne bu grupları Türkiye aleyhtarı girişimlerde bulunduğu için, ne de bu ülkelerin politikacılarını söz konusu grupların propagandalarına alet oldukları için suçlayabiliriz. Nihayetinde bir politikacının vicdanı (!), aldığı destekle doğru orantılıdır. Bu nedenle Batıda yaşayan gerek Türk gerek Azeri diasporasının birlikte hareket ederek etkin bir siyasi güç olması gerekiyor. Aksi takdirde hayal kırıklıkları yaşamaya devam eder, ilk ve tek duyduklarına inanmak durumunda kalan politikacıları eleştirmekten öteye gidemeyiz.

A C T U E L

Selim Güray
selimguray@lactuel.be

[1] Anadolu Ajansı (A.A.) Batı Trakya'da "Rodop Türk Kadınları Kültür Derneği"nin itiraz başvurusu reddedildi, 02.09.2010
[2]
www.turkishny.com, "Iğdır'dan Papa'ya Ermeni Şikayeti" (fotoğraflı)
[3] Samuel Huntington, "The Erosion of American National Interests", Foreign Affairs, Vol. 76, no.5 (1997)
[4] NTVMSNBC - "ABD'de Türkiye Aleyhine Karar", 30.09.2010