Gazeteci- Yazar Rasim Özdenören, Brüksel Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nde genç okurları ile buluştu.
Gazeteci- Yazar Rasim Özdenören, Brüksel Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nde genç okurları ile buluştu.
Gazeteci- Yazar Rasim Özdenören Brüksel Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nde Küreselleşme Bağlamında Doğu ve Batı’yı anlattı.
Gazeteci- Yazar Rasim Özdenören Brüksel Yunus Emre Merkezinde ‘ Küreselleşme Bağlamında Doğu- Batı’ konulu bir söyleşi de okurları ile bir araya geldi. Gençlerin ilgisi ve soruları etrafında geçen söyleşinde Özdenören; Küreselleşme kavramının köklerinin ve tarihçesinin bilinenin aksine soğuk savaştan çok öncelere kadar uzandığını söyledi. Özdenören; Bu fikrin daha Batı dünyasında, Grek filozoflarının evrensel bir dünya telakkisiyle başladığını; Ortaçağda İtalyan şairi Dante’nin de evrensel dünya fikri ile devam ettiğini, lakin Greklerde evrensel dünya ülküsü, insanların ortak aklı yani logos üzerine inşa edilmeye çalışılırken Dante’nin bunu görmezlikten geldiği, evrensel dünya ülküsünü Roma ve Romalıların hegemonyası çerçevesinde geliştirdiğini" söyledi.
Evrenselciliğin bir ileri aşamasının Rönesans döneminden itibaren emperyalizm olarak ortaya çıktığını, fakat ne olursa olsun gerek evrenselcilikte gerek emperyalizmde öznenin belli olduğunu fakat küreselleşme ile birlikte öznenin giderek kaybolduğunu ifade eden Özdenören, "Küreselleşmenin bütün insanları ve kültürleri homojen bir kültür çatısı altıda toplamak istediğini, böylece yerel ve ulusal kültürlerin tahribe uğramasının belki de yok
olmasına zemin oluşturduğuna, Küreselleme nihai hedefine ulaşırsa insanların homojen bir kültür içerisinde yaşayacaklarını, ulusların, kültürlerin, bireylerin kendi kimlikleri yitirip yeni bir kültür bünyesinde kişilik kazanacaklarını" belirtti.
İslam’ın da gümrükleri tanımaması, insan haklarına riayet edilmesi, fiyatın pazarda belli olması gibi Küreselciliğin temel esaslarını da içermesi gibi benzerlikleri nedeniyle İslam’ın küreselleşmeye onay verip vermediğine ilişkin bir soruya ise Özdenören; ‘İslam’ın ulusal ve bireysel değerleri koruduğunu, kimliklerin kendini muhafaza ettiğini ve İslam’ın bunları belli bir kültürün şemsiyesi altında toplanmadığını ifade etti.