İnsan bazen ılıman olmaya çalışıyor ama, olamadığı anlarda da fırtına olup gürlemiyor…Hayat işte deyip geçiştiriveriyorsun!
İnsan bazen ılıman olmaya çalışıyor ama, olamadığı anlarda da fırtına olup gürlemiyor…Hayat işte deyip geçiştiriveriyorsun!
Amacımız eksilenmek veya artılanmak değil, şükür buna da ihtiyacımız yok! Bildiğiniz gibi, yaşam hergün yeniden başlayan ve sayısız bilinmezlikler taşıyan bir serüven gibidir. Ne gülümsemek gerçek mutluluktur, ne de ağlamak derin bir acıdır. Ne seni seviyorum sözü gerçek sevgidir ne de söylememek sevmediğinin göstergesidir.
Yaşam ne gideni getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın ya da yaşayamadım diye ah çekmeyeceksin… Gülsende, ağlasanda hayat kaldığı yerden devam ediyor…İnsanlar bazen çok değerli, bazen çok değersiz olabiliyor… En güzeli insanlara hak ettiği değeri vermektir. Ne az, ne çok…Elbette her insan kendine göre paha biçilmez bir değere sahiptir. Ben desem ki sen bana göre değersizsin, sen değersiz mi olacaksın? Elbette hayır, belki seni hazmedemiyorum, belki egolarımı tatmin ediyorum, belki yıkılmışlığımı bastırmaya çalışıyorum vs.vs… Aslında iç dünyamda senin değerli olduğunu biliyorum, ama dedim ya egolarım var, hazımsızlığım var, yıkılmışlığım var…Yaşamda böyle vakaları sıkça yaşıyoruz, şimdi boşverelim bunları, herkes kendi değerinin farkında, ne yaparsak yapalım altın, altındır… Bakır, bakırdır…
Birde insanlar arasında şu var; hak etmeden aldığı değerin altında ezilen bir bireyin, değer sahibini hayal kırıklığına uğratması. Ama ne yazık ki bu değeri bazı bünyeler kaldıramazlar, ya kendilerine hiç değer verilmediğinden yada kendilerini değersiz gördüklerinden. Ve belki de bir hiç olduklarını düşündüklerinden…Her ne olursa olsun kaybeden değer, veren değildir. Değer verenin de karşısındakinden aynı şeyi beklemesi yanlıştır. Aksi takdirde kişi kendini incitir. Hayatta var olan tüm durumlar için karşılık beklememek en iyisidir. Unutmayın, kazanan siz olursunuz! İyilik yapıp karşılığını beklemek daha çok eksik duygular doğurur. Eğer iyi davranışlar içinde olacaksan -ki doğrusu budur,
karşındaki kişiden bir şeyler beklemek yerine, bu iyiliğin sana kattığı saflığı fark edip, gerçek mutluluğun asilliğini yakalayarak, bundan hoşnut olmaya çalışacaksın!
Gelin hep beraber bu yazdıklarımı vahim konuyla özdeşleştirelim; bildiğiniz üzere Türkiye’de bir genel seçim daha yaklaşıyor…Kıran kırana bir yarış yine başladı, matbaalar afişlerle dolup taşıyor, seçim öncesi milyar dolarlar
harcanıyor, belki bu harcamalarla dış borç açığı bile kapanırdı ama, bu ülke için hayırlı olacaksa, varsın milyarlar havada uçuşsun! Bu arada, kime sorsam milletvekili aday adayı olacağını söylüyor…Sağa dönüyorum bir aday, sola
dönüyorum bir aday…Kısaca, yerinden kalkan aday adaylığını açıklıyor! Yahu bu işler öyle kolay mı? Demek ki kolaymış arkadaş! Uzun zamandır hatırlanmayanlar hal-hatır sormaya başlamış, şakşakçılık yapan yapana, ama
işin içinde hep bir beklenti var. Olmaz arkadaş, olmaz! İnsanlığın gereği bu değil, ayrıca bu yerel seçim değil ki, aday adaylarının etrafında bu kadar uçuşmayı anlayamıyorum doğrusu! Söz konusu milyonların oyu var sahnede…
Gerçi hayatın her alanında karşılaşacağımız insan tipleridir bunlar, yani uçuşan kralcılar…İnsan her zaman kral olmayı tercih etmeli, kralcı olmak yalakalıktan, basitlikten ve özgüven eksikliğinden öte bir şey değildir, altında bir beklenti her daim söz konusudur. Bu da bize göre değil…Onurlu duruş sergilemek insanlık görevidir, ötesi yok…Bildiğiniz üzere milletvekili, demokratik ülkelerde genel seçimler ile seçilerek parlamentoda halkı temsil hakkı kazanan kişiler olarak bilinirler. Yani halkın sesi diye nitelendirilebilir. Millet’in örneklemesi değil, seçilmişleri olmalı bu insanlar, seçildikten sonra da hak ettiği gibi değil, hak ettiğinden iyi yönetilmeli ülke…Halk, sizleri makam sahibi olun, yükseklerde uçun diye TBMM’ne göndermiyor, onlar için bir şeyler yapmanızı
bekliyor, adlarınızı “kabulcüler, redciler ve çekimserler” olarak bilmek istemiyoruz! Ciddi anlamda söz sahibi olun ve ciddi işler yapın lütfen…
Yani seçim öncesi çıplak gözle gördüğümüz ancak seçim sonrası "sırra kadem" basanlardan olmanızı dilemiyoruz! Siyasi partiler, sırf 550 koltuk sayısını doldurmak için adam seçmeyin lütfen, bu işi kim hak ediyorsa ve halk’ı en
iyi kim temsil edecekse onu tercih edin! Yani parayı veren düdüğü çalmasın!
Gerçekten öyleleri var ki, iki cümleyi bir araya getiremiyor ama senin, benim adıma o koltukta yıllardır oturuyor ve sürekli çekimser hattında, kimisi de TBMM oturup, bu ülke için canını feda edenlere, yurtseverlere, emekçilere
kafa tutuyor, işte insan o anda çileden çıkıyor…Yahu, benim ödediğim vergilerden maaş alıyorsun, üstüne üstlük bana parmak sallıyor, eylem yapıyor, ülkeyi velveleye veriyorsun! Yersiz duruş ve başkaldırışlarınızı aklı
başında hiçbir insan kabul etmez ve nitekim etmiyoruz da… Bakınız, siz milletin aynasısınız, siyaseti meslek haline getirmeyin, velhasıl her şey makam sevdasıyla olmuyor, onca insanın vebali var boynunuzda, yemin ederek göreve başlıyorsunuz, lütfen buna ve TBMM’ne layık olmaya özen gösterin! Ayrıca bugüne kadar görevini layıkıyla yapan tüm vekillerimize teşekkürü bir borç biliyor ve teşekkür ediyorum.
Ünlü Fransız filozof Montesguieu, çok sevdiğim bir sözünde şöyle der; “Her millet layık olduğu hükümet tarafından yönetilir” Unutmayın, siz en iyisine layıksınız! En iyiye layık olmak için, en iyi kişileri seçmemiz gerekli…
Bir önceki genel seçimlerde sevgili kız kardeşimin eşi Av. Mustafa Akot bir partiden aday adayı olmuş ancak büyük bir şanssızlıkla TBMM’ne girememişti. Gerçekten şans çok büyük bir etken, bir bakıyorsunuz şans rüzgarının içinde
havalara uçuyor, bir bakıyorsunuz esinti uzağınızdan, yakınınızdan geçmiyor! Umarız bu seçimlerde şans rüzgarı, tüm aday adaylarını içine alır ve hak edeni kazandırır…Yine bugüne kadar görevinde büyük bir özveri ile çalışan ve dürüst insan kimliğiyle tanınan, bugünlerde CHP İstanbul 3.Bölge milletvekili aday adaylığını açıklayan, ayrıca kısa bir süre önce Cumhuriyet savcılığından, halk’a hizmet etmek adına görevinden istifa eden Sn.Ali Özgündüz’e bu yolda başarı ve şans diliyoruz! O, tam bir siyaset adamı diyebiliriz. Neden mi? Bana göre, hak’kı, hukuk’u ve Anayasa’yı ona sormak lazım! O, bu işin ehli, Cumhuriyet adamı ve vatan sevdalısı var mı ötesi…Bu ülke için çok şeyler yapacağına inanıyor ve güveniyorum! Sn. Ali Özgündüz, baş koyduğunuz bu meşakkatli yolda yalnız değilsiniz…Sonuç ne olursa olsun, bu ülkenin sizin gibi aydın insanlarına her daim ihtiyacı var! Ve bu ülke ancak sizlerle yükselecek…
Anlayan anlasın, anlamayan yan cebine koysun!..Işığa, her zamankinden çok ihtiyacımız var…Sonuç olarak bu vatan hepimizin, seçime katılacak 24 siyasi partiden hangisi millet’e huzur verecekse, Rabbim onu görmemizi nasip eylesin! Siyasetten uzaktan yakından alakası olmayan sade bir vatandaş olarak; vezirlik, vekillik sizin olsun, bana yapılan iş ve onurlu duruş lazım, gerisi teferruat...Herkes görevini yapsın, kimsenin kimseden fazlası veya eksiği yok…Fazlalık veya eksilik aklın üstünlüğüdür hepsi bu…
Allah (cc) herkese taşıma su ile değil, yerinden akıl ve vizyon versin!
...................Ve serüvenimiz hayırlı olsun!..................
www.aliozgunduz.com.tr (Destekleriniz için şimdiden teşekkürler)
Leman KUZU
İstanbul,09.04.2011
kuzuleman@yahoo.com