EKONOMİK YAVAŞLAMA VE AĞUSTOS AYI İHRACATI/ Prof. Dr. Famil Şamiloğlu

Dünyadaki sanayi üretim endeksleri, kapasite kullanım oranları gibi öncü göstergelere bakıldığında dünya ekonomisinin açıkça yavaşlama ve durgunluk içerisine girdiği anlaşılmaktadır.

Dünyadaki sanayi üretim endeksleri, kapasite kullanım oranları gibi öncü göstergelere bakıldığında dünya ekonomisinin açıkça yavaşlama ve durgunluk içerisine girdiği anlaşılmaktadır.

ABD’de ağustos ayında tarım dışı ekonomide istihdam yaratılamaması da Avrupa ve ABD’deki ekonomik daralmanın yarattığı kaygıları daha da arttırmaktadır. Dünya ekonomisi daralmaya başlamıştır ancak henüz çok radikal bir eksi büyüme başlamış değildir. Bununla birlikte kırılgan ve tehlikeli bir ekonomik döneme girildiği konusunda geniş bir görüş birliği bulunmaktadır. Başta IMF olmak üzere dünyanın önde gelen kuruluşları bu yıl ve gelecek yıl için büyüme tahminlerinde aşağı yönlü revizeler yapma yoluna gitmektedirler.

Avrupa ve ABD’de baş gösteren ekonomik durgunluk Çin , Brezilya ,Hindistan ve Türkiye gibi hızlı büyüyen ülkelerin de ciddi bir şekilde etkileneceğini işaret etmektedir. Çünkü Avrupa ve ABD ekonomilerindeki daraltıcı talebin söz konusu gelişmekte olan ülke ekonomilerinin ihracatını olumsuz yönde etkilemesi beklenmektedir.

Bu dalgalı ve sıkıntılı sürece girilirken Türkiye’nin Ağustos ayındaki ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre %29.89 artışla 11 Milyar 78 Milyon dolara , son on iki aylık dönemde ise %17.48’lik artış yaşanarak 129 Milyar 628 Milyon dolara ulaşması büyük önem taşımaktadır. Türkiye’nin Ağustos ayındaki ihracat artışında Almanya açık ara ile birinci ülke olurken Almanya’yı sırasıyla Irak , İngiltere ,Fransa ve Rusya izlemiştir. Ayrıca Çin ,Brezilya ve Hindistan gibi gelişen ekonomilere olan ihracatta da önemli artışlar gerçekleşmiştir.

Türkiye’nin ağustos ayındaki ihracat rakamlarındaki artışta son aylarda TL’de görülen değer kaybının önemli etkisi olduğu muhakkaktır. Ancak döviz kurlarında aşırı dalgalanma ve değer kaybı devam ederse bu durum piyasa ve üreticiler için büyük bir istikrarsızlık ve belirsizliği artırabilecek bir potansiyeli de taşımaktadır.

Maalesef Türkiye dünyanın girmekte olduğu sıkıntılı ekonomik sürece yüksek cari açıkla yakalanmıştır. Türkiye’nin ekonomik büyümesi çok sağlıklı bir finansman yapısına dayalı olmadığı için başka bir anlatımla dış borçlanmaya ve ithalata dayalı bir büyüme olduğu için cari açık sorunu Türkiye ekonomisinin en zayıf halkasını oluşturmaktadır. Türkiye’nin
orta ve uzun vadede cari açığını makul bir seviyeye çekebilmesi için rekabet gücünü sadece TL’nin değer kaybında aramaması gerekir. Bunu için de rekabet gücünü , verimliliği , iç tasarrufları artırıcı yapısal dönüşüme imkan veren politika ve stratejilerin oluşturulmasına ve uygulamaya konulmasına ihtiyaç vardır.