Hollandaca İstiklal Marşı

Hollanda’dan Ahmet Karaca imzasıyla, emailimize gönderilen ‘İstiklal Marşı’nın Türkçe ve Hollandacasını sizlerle paylaşıyoruz. Sayın Karaca’ya bu güzel çalışmasından dolayı teşe

Hollanda’dan Ahmet Karaca imzasıyla, emailimize gönderilen ‘İstiklal Marşı’nın Türkçe ve Hollandacasını sizlerle paylaşıyoruz. Sayın Karaca’ya bu güzel çalışmasından dolayı teşekkür ediyoruz. www.belcikahaber.be Sayın Belçika ve Hollanda’da yaşayan vatandaşlarımızın % 80 Mehmet Akif Ersoy ne demek istediklerini Türkçe şeklinde tam anlamıyla anlayamaz. Ersoy zamanında çok Osmanlıca kelimeler kullanmış. Ama bizler bizim İstiklal Marşının Hollandaca tercümesini gazetelerimize basarsak, ikinci- ve üçüncü kuşak vatandaşlarımız bunu %100 , yani tam tamına, anlayacaktır. Sizlere kolaylık olsun diye ben İstiklal Marşımızı tercüme yaptım. Eğer bunu basarsanız aynen Almancaya da tercüme etmeye hazırım . Saygılarımla, Ahmet Karaca. İstiklâl Marşı Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celàl? Sana olmaz sonra dökülen kanlarımız helàl… Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklàl! Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusum, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, „Medeniyet!“ dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadas! Yurduma alçakları uğratma, sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın… Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerlere „toprak!” deyip geçme, tanı: Düşün altında binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Cànı, cànanı, bütün varımı alsan da hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli: Değmesin màbedimin göğsüne namahrem eli. Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli, Ebedi yurdumun üstünde inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder varsa taşım, Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden nà'şım; O zaman yükselerek arsa değer belki başım. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilàl! Olsun artık dökülen kanlarım hepsi helàl. Ebediyen sana yok izmihlàl: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklàl! Yazı : Mehmet Akif Ersoy 12 mart 1921 Müzik : Zeki Üngör Turks Onafhankelijkslied Vrees niet,'t zal nimmer uitdoven in deze ochtendschemeringen zwemmende rode vaandel; Voordat in mijn vaderland de rook van de allerlaatste haard is gedoofd. Dat is de ster van mijn natie,fonkelend; Dat is van mij,'t kan enkel van mijn natie zijn. Frons nimmer,ik bid u,uw gelaat o geliefde nieuwe maan! Een roos voor mijn heldhaftig ras!Wat is dit voor geweld,wat voor kracht? Niet geoorloofd zal het anders zijn,ons verspild bloed… Het is zijn recht, zijn Schepper aanbiddend, de onafhankelijkheid van mijn natie! Al eeuwig leef ik vrij,vrij zal ik leven. Welk krankzinnige zal mij ketenen?Verbazen zal het mij! Ik ben als de bulderende overstroming,mijn grenzen vertrappelend, overschrijdend. Scheuren zal ik de bergen,overlopend,niet passend in grote ruimtes. Indien het land in het Westen zijn muren bepantserd heeft met staal, Ik heb grenzen,bewaakt door de machtige inborst van iemand dat gelooft. Mijn volk,vreest niet!Hoe kan dit vurig geloof gewurgd worden, Door dit “beschaving” genoemde ,enkeltandige monster? Vriend!Laat nimmer de laaghartige toe in mijn natie. Verdedig het met je lichaam,stop dit schaamteloze stormloop. Geboren zal worden de jouw beloofde dagen van de Heer… Wie weet, morgen, mischien nog dichter dan morgen. Noem de grond waar je op loopt geen “aarde!”,herken het: Bedenk de duizenden die er liggen zonder lijkwade. Jij bent de zoon van een martelaar, krenk niet, zonde indien zo, uw voorvader: Geef nimmer weg, zelfs indien je werelden neemt, dit hemelse vaderland. Wie zou zich niet willen opofferen voor dit hemelse geboortegrond? Indien de aarde samengeperst, zouden martelaren er uit spuiten, martelaren! Het leven,de geliefde,zelfs indien U mijn alles neemt mijn God, Ontneem mij enkel niet mijn vaderland op deze wereld, mijn Heer. De wens van mijn geest, God, is enkel: Laat geen ongelovige hand, de boezem raken van mijn tempel. De oproepen tot gebed-de sahadet is de fundament van het geloof, Voor eeuwig moet het klinken boven mijn vaderland. Dan ,in extase, zal duizendmaal mijn grafsteen-indien aanwezig-U aanbidden, Uit elke wond,mijn God, zullen mijn bebloede tranen vloeien, Spuitend ten hemel zal dan rijzen ,m'n zielloze lichaam; Stijgend naar de hoogste toppen,zal mijn hoofd de hemel raken. Golf in de ochtendschemering, o glorieuze nieuwe maan! Laat al mijn gevloeide bloed u tot uw recht komen. Eeuwig zult u bestaan, zal mijn ras nooit doven: Het is zijn recht, heeft immer vrij bestaan, de vrijheid van mijn vlag; Het is zijn recht, zijn Schepper aanbiddend, de onafhankelijkheid van mijn natie! Turkse tekst door: Mehmet Akif Ersoy Muziek door : Zeki Ûngör Tercüman (Türkce den Hollanda'caya): Ahmet Karaca de originele 10 coupletten zijn officieel aangenomen als het volkslied van Turkije op 12 maart 1921. Vertaald in het Nederlands door Ahmet Karaca op 4 maart 2006.