CHP’nin ilk yurtdışı mitingi Brüksel’de düzenlendi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in katıldığı mitingde, Avrupa’daki sosyalist ve yeşiller partilerinden çok sayıda temsilci yer aldı. Etkinlik, Atatürk için saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Ardından, farklı ülkelerden belediye başkanlarının mesajları okundu.

CHP Avrupa’ya seslendi
CHP’nin ilk yurtdışı mitingi Brüksel’de düzenlendi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” temalı miting serisinin ilk yurtdışı buluşmasını Belçika’nın başkenti Brüksel’de gerçekleştirdi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in katıldığı mitingde, Avrupa’daki sosyalist ve yeşiller partilerinden çok sayıda temsilci yer aldı. Etkinlik, Atatürk için saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Ardından, farklı ülkelerden belediye başkanlarının mesajları okundu. Miting, CHP’nin sosyal medya hesaplarından canlı olarak yayınlandı. İmamoğlu’na Avrupa’dan destek Brüksel Belediye Başkanı Philippe Close, video mesajında “Seninleyiz Ekrem” ifadelerini kullanırken, Avrupa Yeşiller Partisi Eş Başkanı Vula Tsetsi demokrasi ve özgürlük vurgusu yaptı.

Avrupa Sosyalist Partisi Genel Sekreteri Giacomo Filibeck ise, “CHP, yasaların üstünlüğü ve demokrasi için en önemli sembole sahip. O sembol şu anda hapiste,” dedi. Mitingde ayrıca Ekrem İmamoğlu’nun Silivri Cezaevi’nden gönderdiği mektup da okundu. İmamoğlu, Avrupa’daki yurttaşlara “Bu zor dönemde hepimizin yüreğinde üç kelime var: demokrasi, adalet ve cesaret” sözleriyle seslendi.

CHP Lideri Özgür Özel, konuşmasında gurbetçilere teşekkür ederek, “Avrupa’daki Türkler, ülkesini unutan insanlar değil; Türkiye’nin geleceği için sözü olan kahramanlardır,” dedi. Özel, 207 gündür tutuklu olan Ekrem İmamoğlu, Zeydan Karalar ve diğer belediye başkanlarına destek çağrısında bulundu.

19 Mart’tan bu yana Türkiye genelinde 60 eylem yaptıklarını hatırlatan Özel, “Bizim yaptığımız miting değil, bir direniş eylemidir,” ifadelerini kullandı. CHP lideri konuşmasında Avrupa’daki bazı siyasetçileri, “Erdoğan’la çıkar ilişkisi kurup Türkiye’deki demokrasi ihlallerine sessiz kalmakla” eleştirdi.

Eurofighter ve nadir elementler tartışması Özel, Türkiye’nin nadir toprak elementleri rezervlerinin ABD ile yapılan görüşmelerde gündeme gelmesini eleştirirken, “Bu ülkenin gelecekteki en büyük zenginliği pazarlık masasında olmamalı,” dedi. Ayrıca Almanya’nın Eurofighter savaş uçakları satışına koyduğu blokajın, CHP’nin diplomatik girişimleriyle kaldırıldığını söyledi. “Biz hukuksuzlukla mücadele ederken bile ülke çıkarını savunduk,” dedi.Avrupalı siyasilerden yoğun katılım. Mitinge Avrupa Parlamentosu üyesi ve eski Belçika Başbakanı Elio Di Rupo, Avrupa Sosyalist Partileri Genel Sekreteri Giacomo Filibeck, Avrupa Yeşiller Partisi Eş Başkanı Vula Tsetsi ve Belçika Sosyalist Partisi liderleri Paul Magnette ile Conner Rousseau katıldı.

 

“TÜRKİYE’DEKİ TÜM SİYASİ TUTSAKLARA, DÜŞÜNCESİNDEN DOLAYI İÇERİDE OLAN KİM VARSA ONA SAHİP ÇIKMAYA GELDİK”

“DARBEYE UĞRAYAN KENDİSİ OLUNCA DÜNYADAN DAYANIŞMA BEKLİYOR, DARBEYİ KENDİSİ YAPINCA ‘SUSUN’ DİYOR; SUSMAYACAĞIZ”

“BİR TARAFTA TÜRKİYE’NİN NADİR ELEMENTLERİNİ TRUMP’A PEŞKEŞ ÇEKENLER, BİR TARAFTA KENDİ CANINDAN GEÇİP ÜLKENİN MENFAATİNİ DÜŞÜNENLER VAR”

“YALNIZLAŞTIRILMIŞ BİR ÜLKE HALİNE GETİRMEK İSTEYENLERE İNAT, TÜRKİYE’NİN MODERN AVRUPA’NIN AYRILMAZ BİR PARÇASI OLMASI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ”

“OMUZ OMUZA, KOL KOLA VERİP SANDIĞA KOŞACAĞIZ; BU DERTLERİ BİTİRECEK, ATATÜRK’ÜN PARTİSİ’Nİ İKTİDAR YAPACAĞIZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Belçika’nın başkenti Brüksel’de, Place Jean Rey Meydanı’nda, “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingine katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “‘Memleket isterim; gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun. Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim; ne başta dert, ne gönülde hasret olsun. Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim; ne zengin - fakir, ne sen - ben farkı olsun. Kış günü herkesin evi - barkı olsun. Memleket isterim; yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun. Olursa bir şikayet ölümden olsun.’ Hepiniz hoş geldiniz. Belçika’dan, Hollanda’dan, Almanya’dan, Fransa’dan, Avrupa’nın dört bir yanından gelerek ülkesine, demokrasiye, adalete, seçilmişlere ve seçtiğine sahip çıkan, Cumhurbaşkanı adayının ve geleceğin iktidarının arkasında duran değerli demokratlar, hepiniz hoş geldiniz” dedi. Özel, şunları söyledi:

 

 

“AVRUPA’DAKİ TÜRKLERİN ÜLKESİ İÇİN SÖYLEYECEK SÖZÜ VAR”

“Bugün Brüksel meydanındayız. Hava, Türkiye’den biraz daha soğuk, sonbahar serinliği var. Ama bugün bu kalabalık hem bizim hem de Türkiye’deki milyonların yüreğini ısıtıyor. Ayaklarınıza sağlık, emeklerinize sağlık, yüreklerinize sağlık. Bugün bu meydan bize ve Türkiye’ye çok şey söylüyor. Birilerinin dediği, küçümsediği gibi Avrupa’daki Türkler ülkesinin sorunlarına uzak, ülkesinin dertlerine kulak tıkayan, yılda bir kez gelip tatilini yapan giden, ülkesini düşünmeyen insanlar değil; aksine Türkiye için, ülkenin geleceği ve yarınları için söyleyecek sözü olan kahramanlardır. Hepiniz hoş geldiniz. Hepinizi çok seviyoruz. 19 Mart’ın ardından İstanbul’da ve Türkiye’de tam 60 kez bir araya geldik. Önce miting yapıyoruz sandılar. ‘Toplanırlar, dağılırlar’ dediler. ‘Uzun sürmez’ dediler. ‘Yaz gelince ne yapacaklar?’ dediler. Ama her çarşamba akşamı İstanbul’da bir meydanda yüz binleri, her hafta sonu Türkiye’nin güzel bir ilinde, doğusunda - batısında, kuzeyinde - güneyinde çoğunlukla da bir zamanlar, ‘AK Parti’nin kalesi’ denilen yerlerde o şehrin en tarihi, en büyük mitinglerini yaptık. Çünkü yaptığımız şey bir miting değil; bir eylemdi, bir karşı çıkıştı, bir karşı koyuştu. İşte o yüzden 61’inci eylemimizde Brüksel’de sizlerleyiz. Hoş geldiniz, şeref verdiniz. Buraya eylem yapmaya, sesimizi duyurmaya, dayanışmaya, sizlerden güç almaya, sizlere umut vermeye geldik. Buraya gelmeden önce Türkiye’de iktidar sahipleri her zamanki kolaycılıkla ‘Yurtdışına mı gideceksiniz, Türkiye’yi mi şikayet edeceksiniz?’ diye bir safsataya sarılmaya başladılar. Birisi birine gammazlanacak, şikayet edilecekse karşı tarafın düşman olması lazım, hasım olması lazım. Biz buraya dertleşmeye, konuşmaya, güç almaya, güç vermeye, dosta geldik; dosta, sizlere sarılmaya geldik.”

“AKLINIZI BAŞINIZA ALIN, MANSUR YAVAŞ YALNIZ DEĞİLDİR”

“Suçsuz yere 207 gündür hapiste bulunan Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu’na, Adana gibi başkan Zeytan Karalar’a, Toroslar’ın yiğit evladı Muhittin Böcek’e, onların da içinde olduğu 16 belediye başkanımıza, yüzlerce siyasetçiye, bürokrata, Türkiye’deki tüm siyasi tutsaklara, Selahattin Demirtaş’a, Figen Yüksekdağ’a, fikrinden ve düşüncesinden dolayı içeride kim varsa ona sahip çıkmaya geldik. Diğer yandan ‘Birinden kurtuldum, sıra ötekine gelsin’ diye Mansur Başkan’ı hedefine almaya çalışanlara ‘Aklınızı başınıza alın, Mansur Yavaş yalnız değildir’ demeye geldik. Bugün burada sadece Türkiye’den dostlarımız yok. Bugün Avrupalı kardeş partilerimizden çok sayıda temsilci burada. Sosyalist Enternasyonal’den, Avrupa Sosyalist Partisi’nden, Yeşiller’den çok değerli dostlarımız, Avrupa Parlamentosu’ndan çok değerli temsilciler burada. Mikrofonda gösterdikleri dostlukla, Türkiye’ye sahip çıkarak, ‘Türkiye’yi seviyoruz’ diyerek, dostumuz olduklarını dosta da dost olmayana da haykıran Dario Nardella’ya, Giacomo Filibeck ve Vula Tsetsi’ye yürekten teşekkür ediyoruz. Hoş geldiler, şeref verdiler. Tüm milletvekillerine, ev sahipliği yapan Brüksel belediye başkanına, burada başkan yardımcısı ile temsil edilen, şehir dışından mesajını buraya ileten Roma’nın, Amsterdam’ın, Barselona’nın, Budapeşte’nin değerli belediye başkanlarına, kardeşimiz Selanik belediye Başkanına, Timisoara, Köln, Frankfurt, Utrecht belediye başkanlarına bu meydana verdikleri destek ve bize gösterdikleri ev sahipliği için yürekten teşekkür ediyoruz. İyi ki varlar, iyi ki bizimle birlikteler.”

“SURİYE’DEKİ HESAPLAR İÇİN DARBEYE SUSANLARI GÖRÜYORUZ”

“Diğer yandan Erdoğan ile bir - al ver ilişkisi içinde oldukları için, Türkiye’deki demokrasiye karşı, kurulan kumpasa karşı susanlar var, sessiz kalanlar var. ‘Türkiye sığınmacılara baksın, ileri karakolumuz olsun’ diyenler var. İşte bugün buradaki bütün demokratların varlığını bildiğimiz gibi bir takım çıkar hesaplarıyla, Türkiye’nin karşısındaki planları da suspus olanları da tarih önünde kaydediyoruz. Kimse bundan endişe etmesin. Avrupa’daki bütün kardeş partileri saygı ile selamlıyorum. Hiçbirini ayırmadan, hepsini saygı ile selamlıyorum. İngiltere İşçi Partisi’nin kıymetli üyelerine, yürekli mücadele insanlarına yönetim anlayışından bağımsız olarak saygılar sunuyorum, onları da seviyoruz. Irak’ın işgaline, Amerika ile birlikte ‘Nükleer silah var’ diyerek susanları nasıl tarih bugün utandırıyorsa, bugün de Amerika ile birlikte Suriye’deki hesaplar için Türkiye’deki darbeye susanları görüyoruz, not ediyoruz. AK Parti iktidarı siyasete işine geldiği gibi kural koymaya çalışıyor. ‘Türkiye’de ne olursa olur. Ben yaparım, orada kalır’ diyor. ‘Sen çıkarsan, dışarıda konuşursan, ben seni beni şikayet ediyorsun diye şikayet ederim’ diyor. O iş o kadar kolay değil. Nerede bu yoğurdun bolluğu? Erdoğan’a sevap olan başkasına neden günah olsun? Ona helal olan başkasına niye haram olsun? Türkiye’de öğrencilerin başörtüsü sorunu vardı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde geldiniz, davayı açtınız. O günlerde bir hak mücadelesiydi, ben de karşınızda olmadım. Ama o gün gelip Türkiye hakkında dava açarken bu şikayet değil. AK Parti’ye kapatma davası açılmış. Dört kişilik heyet yapmış, dünya başkentlerini geziyor. Bu şikayet değil. 15 Temmuz darbesi olmuş, kapımızı çalıyor. ‘Avrupa sizi tanır, dünya bizden iyi bilir. Birlikte anlatalım bu darbeyi, dünyaya şikayet edelim’ diyor. Darbeye uğrayan kendisi olunca dünyadan dayanışma bekliyor. Darbeyi kendi yapınca ‘Bunu dünyaya anlatmayın’ diyor. Vallahi da anlatacağım, billahi de anlatacağım. Bir adım geri durmayacağım. Haksızlığı yapan kendisi olunca ‘Susun’ diyor. Susmayacağız ve konuşacağız.”

“ERDOĞAN YANLIŞ YOLDADIR, TÜRKİYE’NİN MENFAATİNİN KARŞISINDADIR”

“Esas sorun nedir biliyor musunuz değerli yol arkadaşlarım? Sorun Brüksel’de; Avrupa’nın kalbinde, başkentinde bunları konuşmak değil. Avrupa’nın başkentinde, 60 sene önce tam üyesi olmak istediğimiz Avrupa Birliği’nin başkentinde, kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyi’nin varlığında, Türkiye’de yaptığınız işlerin Brüksel’de söylenmesinden utanıyorsanız, utanılacak işler yapıyorsanız, esas sorun buradadır. Ben küçücük bir çocukken bir kusur işlediğimde, anneannem Selanik doğumlu Sadriye Hanım beni karşısına alırdı, iki omzumdan tutardı. Ben utanır, yüzümü kapardım. Bana derdi ki ‘Şuna bak. Yapmaya utanmıyor, bakmaya utanıyor gözüme’ derdi. Erdoğan’a buradan söylüyorum. ‘Avrupa’nın parçasıyız’ diyeceksen, Avrupa Birliği’ni hedefleyeceksen, ne yapacaksın, yapıyorsan da dönüp Avrupa’nın gözünün içine bakacaksın. Ben öyle yapıyorum kardeşim. Bakamayacağın işi yapmayacaksın. Yaptıysan da gözünü kimseden kaçıramazsın. Esas sorun, bu kadar sorunlu işleri yapmaktır. Bunu hepimiz biliyoruz. Biz içeride de dışarıda da Türkiye’nin menfaatlerini savunmaktan geri durmayız. Türkiye’nin ana muhalefet partisiyiz. Yurtdışına çıktığımızda Türkiye’nin partisiyiz. Ama karşımızdaki iktidar sadece kendi menfaatlerini koruyan ve kollayan, kendi çıkarı için Türkiye’nin çıkarlarını bir kenara bırakabilen, bu yüzden de her türlü müzakereyi kendi iktidarını sürdürmek üzerinden yapan bir iktidardır. Soruyorum: Bu darbe sürecinin milletimize bir faydası var mı? Türkiye’nin demokrasiden kopmasının milletimize bir faydası var mı? Bu yapılanların Türkiye - Avrupa ilişkilerine bir faydası var mı? Ekonomiye faydası var mı? İşsizliğe faydası var mı? Memlekete faydası var mı? Hiçbiri yoksa demek ki Erdoğan yanlış yoldadır, Türkiye’nin menfaatinin karşısındadır, kendi iktidarı için pazarlık halindedir. Türkiye’nin tarafında olan, Türkiye’nin zenginleşmesini, gençlerinin iş bulmasını isteyen, Türkiye’nin tarafında olan parti Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Kurulduğu gün gibi Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisidir.”

“TRUMP’LA HERŞEYİ PAZARLIK KONUSU YAPTI”

“Türkiye’nin çıkarına değil de kendi çıkarlarına çalışan, her şey bir yana yandaşının çıkarına çalışan, sadece zenginlere çalışan AK Parti iktidarı artık Trump’a çalışmaya başladı. Ülkede bulamadığı meşruiyeti, Avrupa ve dünyada bulamadığı meşruiyeti Beyaz Saray’ın kapılarında, Oval Ofislerde arar oldu. Artık milletin desteğini kaybetti. Milletin yitirdiği desteğine karşı Trump’a güveniyor. Ülkenin her şeyini pazarlık konusu yaptı. 300 tane Boeing uçağı da masada, Türkiye’nin pahalıya yakacak gaz alması da masada, maalesef gelecekteki en büyük zenginliğimiz… Dünyada beşinci sıradayız, nadir elementlerimiz de Trump ile pazarlık masasında. Oysa ülkeyi kuran parti olarak en zor günümüzde, Cumhurbaşkanı adayımız, İstanbul Belediye Başkanı tutuklanmış iken ve en zor günlerde Avrupa’nın, dünyanın desteği bekleniyorken, Almanya hükümeti Eurofighterları Türkiye’ye vermekten vazgeçti, blokaj koydu. Onlar olsa, AK Parti olsa, mağdur olan kendisi olsa buna çok memnun olur. ‘Aman vermeyin’ der, ‘Süründürün bunları. Önce biz kurtulalım, sonra Eurofighter gelsin’ der. Biz ne yaptık? Ekrem İmamoğlu yattığı hapishaneden, hücreden mesaj yazdı. Ben Şansölye yardımcısıyla, savunma bakanıyla görüştüm. Almanya hükümetine bizzat mesaj ilettik. ‘Bizim yaşadığımız hukuksuzluk ayrı, Türkiye’nin savunma kaygıları ayrı. Eurofighter’ı Türkiye’ye mutlaka verin’ dedik. Almanya blokajı kaldırdı ve Türkiye Eurofighter alma noktasına geldi. Bir tarafta Türkiye’nin nadir elementlerini Trump’a peşkeş çekenler, bir tarafta kendi canından geçip ülkenin menfaatini düşünenler… Biz olduğumuz yerde dimdik duruyoruz.”

“SANDIK GİDERSE FELAKET OLUR, EN İYİ BİLEN SİZSİNİZ”

“Biz Türkiye ittifakıyız, Türkiye’nin çıkarlarını savunuyoruz. Burada, bu meydanda sadece sosyal demokratlar yok. Allah eksikliklerini göstermesin; muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, Kürt demokratlar, liberal demokratlar, omuz omuzalar. Çünkü demokratlar bilir ki demokrasi varsa her sorun halledilir. Demokrasi giderse, sandık giderse her şey felaket olur. Bunu en iyi bilenler sizlersiniz. Batı sadece bir yön değildir, bir anlayış meselesidir. Batıya gidildikçe saraylar gider… Tarihi saraylar vardır ancak ülke daha mütevazı mekanlardan yönetilir. Konvoylar kısalır, arabalar mütevazılaşır. Liderler denetim altındadır, mütevazıdır ancak halk zengindir. Oysa bundan uzaklaşınca, otoriterlik artınca, saraylar başlar. bin odalı saraylar, uzun konvoylar, dünyanın en pahalı makam araçları, uçak filoları… İtibar çoktur, ancak halk fakirdir. Şimdi Erdoğan ve biz iki farklı akımı temsil ediyoruz. Bir yanda uzun konvoyları, bin 500 odalı sarayları, tasarruf etmediği itibarı ve yoksulluk vaat ettiği halkıyla Erdoğan. Bir tarafta onun uçan sarayına, en pahalı limuzin Mercedes’lerine değil, ülkenin demokrasisine talip olan bizler varız. And olsun ki biz kazanacağız.”

“İCAZETLE DEĞİL, GAZİ’NİN PARTİSİNİN VERDİĞİ CESARETLE…”

“Buradan bütün Türkiye’ye, Brüksel’den Afyon’a, Emirdağ’a selam olsun. Bütün Türkiye’ye selam olsun. Biz muhalefetteyiz ancak güçlü, demokratik, zengin bir ülke için çalışıyoruz, mücadele ediyoruz. Muhalefetteyken bile yurtdışındaki tüm temaslarımızda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Filistin’in, Azerbaycan’ın çıkarlarını savunuyoruz. Bunu kimseden çekinmeden cesaretle yapıyoruz. Biz bunu icazetle değil, Gazi Mustafa Kemal’in partisinde olmanın verdiği cesaretle yapıyoruz. Siz çok yakından yaşıyorsunuz ki Avrupa’dan bakınca Türkiye’de olanı, biteni anlamak çok kolay değil. Türkiye’de 23 yıllık bir AK Parti iktidarı var. 23 yıl sonra ilk kez seçim kaybetti. Biz 47 yıl aradan sonra ilk kez birinci parti olduk. Seçimde yüzde 38 oy aldık, belediyelerin yüzde 65’ini kazandık. Bugüne kadar ‘demokrasi’ diyen, demokrasiden dem vuran Erdoğan, demokrasi treninden o istasyonda indi. O günden bugüne artık sandıktan değil, başka yerlerden medet umduğu için Türkiye’de demokrasiyi askıya almaya çalışıyor. Halkın tercihine saygı duymadı. Önce belediye başkanlarımızı bakanlarına ‘Bunları silkeleyin’ diyerek, gelen paraları keserek, geçmişten birikmişleri CHP’li belediyelerden bir seferde tahsil ederek hizmeti aksatmaya çalıştı. Baktı bu yeterli olmuyor, bu sefer Cumhurbaşkanı adayımızın diplomasını 31 yıl sonra iptal etti.”

“KENDİNİ YENECEK BİRİNİN ADAYLIĞINA ENGEL OLMAK İSTİYOR”

“Bu diploma 31 yıldır Türkiye’de her konuda kullanılmış, hiç sıkıntı yok. 25 sınıf arkadaşından bir tanesi Türkiye’nin en önemli işletme fakültesinin dekanı, sıkıntı yok. Ne zaman ki Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı, diplomayı iptal ediyor ki karşısına rakip aday olamasın. Diplomayı veren fakülte dahi iptal etmiyor. Yetkisiz bir kuruldan diplomayı iptal ettiriyorlar. Bunun Almancaya tercümesi yok. İngilizceye, Fransızcaya tercümesi yok. Bunu uzun anlatmak lazım, iyi anlatmak lazım. ‘Ekrem Bey’in tek suçu Erdoğan’ı yenmektir, o yüzden diploması iptal edilmiştir’ diye anlatmak lazım. Değerli dostlar, bu diploma işi yetmediği gibi bundan 206 gün önce ‘Bir ay içinde bütün kanıtlar çıkacak’ dedikleri, ancak yedi aydır tek bir kanıt ortaya koyamadıkları bir iftirayla arkadaşlarımızı hapse attılar, orada tutuyorlar. Sonra da dönüp Türkiye’ye ve dünyaya ‘Ya bu bir yolsuzluk konusu’ diyerek bir algı operasyonu yapıyorlar. Öncelikle 210 gündür, yedi aydır tek bir kanıt olmadığı gibi önceden söyledikleri her şeyin kendi içinde çürüdüğünü, yalanlandığını ve bizim yedi aydır artık iddianameyi beklediğimizi iyi hatırlatmak, iyice anlatmak gerekiyor. Ayrıca Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Belediye Başkanıyken rüşvetle, irtikapla, ihaleye fesat karıştırmakla, terör örgütlerine destek vermekle suçlandı, yargılandı. Ancak bir gün evine polis gelmedi. Bir gün tutuklu yargılanmadı. Bir gün değil, cezası mahkemede görüldüğünde kesinleşene kadar kimse kendisine karışmadı. Ancak Erdoğan kendine yapılmayanı, sabah altıda eve polis yollayarak, seçilmiş belediye başkanını tutuklayıp cezaevine koyarak, yedi aydır iddianame çıkarmayıp onu millete hizmetten alıkoyarak ve şimdi de anlaşılıyor ki; her türlü kumpası çevirip bu yargılama sürecini geciktirerek, kendisini yenecek birisinin adaylığına engel olmak istiyor.”

“BU KAVGA, PARTİLER ARASINDA DEĞİL SINIFLAR ARASINDADIR”

“Ancak yapmaya çalıştığı mesele, sadece Ekrem Başkan’a, partisine kötülük değil. Bu Brüksel’de dolaşan milletvekillerimiz bakıyorlar, Belçika’da asgari ücret Türkiye’nin 4,2 katı. En düşük emekli maaşı Türkiye’nin 4,7 katı. Türkiye’de bir asgari ücret 30 kilo kıyma alırken, Belçika’da asgari ücret 128 kilo kıyma alabiliyor. Biz Ekrem Başkan, ben, Mansur Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi, Erdoğan’ın lüks arabalarına, uçaklarına, sarayına değil; Türkiye’deki emekçinin kursağından geçecek lokmayı artırmaya, asgari ücreti artırmaya, emekli maaşını artırmaya, yoksulluğu yönetmeye değil; yok etmeye and içtiğimiz için, ona talip olduğumuz için bu saldırı altındayız. Dünyanın bu düzeninden memnun olanlar Erdoğan’ı istiyor. Zengin daha zengin olsun fakirler sürünsün isteyenler Erdoğan’ı istiyor. Bu milletin eşitliğini isteyenler, kardeşliğini isteyenler, ‘Hep birlikte kazanalım, hakça, eşitçe paylaşalım’ diyenler, sosyal adalet isteyenler Ekrem İmamoğlu’nu istiyor, Cumhuriyet Halk Partisi’ni istiyor. Bu kavga, zengin ve fakir arasındadır. Bu kavga, zulmedenle zulüm gören arasındadır. Bu kavga, partiler arasında değil, sınıflar arasındadır. Ezilenden yana olanları, vicdanı olanları, bu mücadelede İmamoğlu’na ve CHP’ye sahip çıkmaya davet ediyorum.”

“CHP İKTİDARINDA AVRUPA BİRLİĞİ’NDE BULUŞACAĞIZ”

“Bundan tam 64 yıl önceydi. Sirkeci Garı’ndan kalkan bir tren Almanya’ya geldi. O günden beri o trendekilere ‘gurbetçiler’ dendi. Buralara geldiniz, ekmeğinizin peşine koştunuz. Önce karnınızı doyurdunuz, sonra Almanya’ya, Avrupa’ya güç verdiniz, şimdi oranın ayrılmaz bir parçası oldunuz. İkinci - üçüncü kuşakla birlikte artık gurbetçilerden değil, dedeleri gibi gururumuz olan gençlerden, pırıl pırıl bir nesilden bahsediyoruz. Siz birilerinin küçük gördüğü gibi, uzak durduğu gibi değil; bu ülkenin Avrupa’daki pırlanta gibi temsilcilerisiniz, hepimizin umudu sizdedir. Avrupa’daki gençlerimizdedir. Hepinizi çok seviyoruz. Siz siyasete uzak durursanız, Avrupa’daki gençler siyasete uzak dururlarsa, Türkiye’de konserleri iptal edenler, sanatçıları sabahleyin evinden altıda alıp sözde uyuşturucu kontrolü diye onları toplum önünde küçük düşürenler, gençlerin arzu ettikleri gibi bir ülke yerine, Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesine çevirenlerin işine geliyor. Buradan hem buradaki çok değerli Türk toplumuna, özellikle gençlere çağrıda bulunuyorum. Lütfen siyasetten uzak durmayın. Sandıktan uzak durmayın. Türkiye’nin geçmişte benim iki amcamın da bindiği Sirkeci’den kalkan o tren gurbetçileri taşıyordu. Şimdi biz o gurbetçilerin torunlarıyla hasreti bitireceğiz. Andolsun ki CHP iktidarında Avrupa Birliği’nde buluşacağız, sınırları