"˜ÖZ MUHAMMEDİ MÜSLÜMANLAR' TERÖRÜN TARAFTARI DEĞİL, MAĞDURU OLMUŞLARDIR... Celil GÜNDOĞDU

Bir müslüman ailenin ferdi olarak, dünya kamuoyuna deklare ediyorum ki, gerçek "˜Öz Muhammedi İslam'da terör asla yoktur ve kabul edilemez.

 Bir müslüman ailenin ferdi olarak, dünya kamuoyuna deklare ediyorum ki, gerçek ‘Öz Muhammedi İslam’da terör asla yoktur ve kabul edilemez.

Biz ailemizden ve inancımızdan her zaman bu dersi aldık. Bizim için dinsel ve tinsel (ırksal) kimliği ve inancı ne olursa olsun, ‘önce insan’ anlayışıyla, insanlık sevgisi esastır.

Yüce Allah Kuran’ı keriminde buyurmakta:  «Ey insanlar! Doğrusu, biz sizi bir erkek ve bir dişi­den yarattık. Birbirlerinizle tanışasınız (toplum hayatı yaşayasınız) diye sizleri milletlere ve soylara böldük. Allah katında en değerli olanınız, hiç şüphesiz O'nun yasaklarından  en çok kaçınanınız, emirlerine de en çok uyanınızdır.» Hucurat 13

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav): « Allah sizin vücutlarınıza dış görünüşlerinize bakmaz O ancak kalplerinize bakar » buyurmakta.

Yine Hz. Peygamberin Veda Hutbesinde

"Ey insanlar, hepiniz kar­deşsiniz. Hepiniz Âdemin oğullarısınız. Âdem de topraktan­dır..." dediğini bilmeyen yoktur. Hatta Kur'an bir çok ayetin­de insanlara hitab ederken "Ey Âdemoğulları” diye hitab et­mektedir.

Yine İslam şahsiyetlerinden ve Ehlibeyt İmamlarından olan Hz. Ali (a.s) “Müslümanlar din kardeşimiz, İnsanlar Adem kardeşimizdir. Nihayetinde yaratılışta kardeşiz” buyurmakta.

Gönül insanları Mevlana’nın “Kim  olursan ol gel bu kapı rahmet kapısıdır” , Yunus Emre, “Yaratılanı severim Yaratan’dan ötürü” diye buyurmakta. İslam’ın en önemli iki referası olan Kuran ve Kuranı yaşamlarına uygulayan Peygamberimiz, Ehlibeyti ve İslam’ın gönül insanları “İnsanlığın kardeşliği’ noktasında müslüman alemine güzel sözleri ile referans’ olmuşlardır.

Zaten İslam olan dinimizin de adı ‘Barış’tır. Doğal olarak dinimiz de barış dinidir. İslam Peygamberinin yaşamı ve savaşlarına baktığınızda da İslam hiç bir zaman saldıran değil, savunan olmuştur. İslam’da saldırı değil, savunma hakkı vardır. Bu nedenle de Peygamberimizin Bedir, Uhut ve Hendek savaşları saldırılara karşı, savunma savaşlarıdır.

Zamanında Yüce Peygamberimize, tarihteki diğer mürsel (büyük) peygamberlere olduğu gibi hem fiziki, hem psikolojik, hem de sözlü saldırı ve terörler yapılmıştır zamanın müşrikleri ve münafıkları tarafından.

Nasıl ki Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. Davut, Hz. Musa, Hz. İsa aleyhiselamlar zamanlarındaki teröristler tarafından saldırıya uğradıysa, Hz. Peygamberimiz de zamanının müşrik ve münafık teröristlerinin hep hedefinde oldu. Hz. Resulullah (sav)’ı terör etmeye gelenler onun yatağında İmam Ali (as)’ı gördüklerinde şok olmuş, neye uğradıklarına şaşırmışlardır.

Hz. Hamza, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz Hüseyin ve nice İslam büyükleri teröre kurban olmuşlardır. Barış dini olan İslami büyükleri teröre kurban vermiş olan bir din, asla terörü tasvip etmez. Çünkü terörün mağduru olanlar, terörü savunmazlar, savunamazlar.

Tüm bu olaylarda göstermektedir ki hangi din, hang, ırk olursa olsun terör tüm toplumların ortak düşmanıdır.

Yüce Allah buyurmakta “Bir insanın ölümü bir alemin ölümü gibidir. İslam insanların canına kast etmeyi en büyük heramlardan ve günahlardan saymıştır.

Tüm bu gerçekler ışığında kendisini barış adlı İslam dini mensubu gören hiç bir gerçek ‘Öz Muhammedi’ müslüman, terörden yana tavır alamaz, terör saflarında bulunamaz. Basiretli müslümanlar zaten insanlığa kast eden teröristlerden kendilerini beri kılmışlardır.

Ancak dünyayı dizayn eden global terörizm, İslam dinini lekeleme, İslam’ı terör dini gibi gösterme adına kendi emelleri için radikal gençleri kullanmaktalar. Gerçek ‘Öz Muhammedi İslam’la ilişkisi olmayan, İngliz formatlı Vehabbi-Selafi düşüncesiyle formatladıkları sanal İslam’ı klonlayarak, bir sürü terör akımı oluşturup, hem insanlığın hem de Müslümanların başına bu teröristleri bela ettiler.

‘El Kaide, İşid, Boko Haram, Taliban vs. gibi tüm terör gruplarını özellikle İslam coğrafyalarında oluşturup, alt yapılarına da müslüman kimlikli militanları katan global müstekbir güçler, bir taşla iki kuş vurmanın hesabıyla, bu terör gruplarını türettiler.

Birinci amaçları İslam’ı terör ile özdeşleştirmek, diğer amacı ise bu terör guruplarıyla özellikle ortadoğu’da yeni düzenlemelerin alt yapısını oluşturarak, İslam Birliği’ni dağıtmaktır. Bunlarda nisbi başarılı oldular. İslam coğrafyasına bu teröristleri bela edenler, bu mankutlaşmış teröristleri ki ‘kendi müslüman kardeşinin, çoluk çocuğunun başını acımasızca kesen bu vahşilere’ silah vermektler. Ayrıca bu teröristleri besleyen ve dizayn eden de Ortadoğu’nun Vehhabi varisleri, ABD, İngiliz kuklaları Arap Kralları ve batılı güçler oldu. Tüm bunları da Siyonist İsrail’i rahatlatma, koruma ve emperyalist yayılmacık adına yapmaktalar.

Bu güçler teröristlere silah verip, kendi kardeşlerini öldürdüklerinde rahatlardı. Ancak besledikleri teröristler, dizginlerini kırıp Avrupa ve dünyanın değişik yerlerinde de terör eylemlerine başlayınca, büyütükleri terör canavarlarını yok etmek için hemen harekete geçerek koalisyon oluşturdular.

Atalarımız ne güzel demiş ‘etme bulma dünyası’, “besle kargayı, oysun gözünü’ diye. Sonunda terörü besleyenler teröristlerle yatınca, onlarla kalkar oldular. Her zaman söylendiği gibi terör bir ,insanlık suçudur. Terörden medet umanlar, terörle bir gün yüzleşebileceklerini geç de olsa gördüler.

Radikal düşünceler, her zaman anti radikal düşünceleri geliştirir. Terörü besleyenler, ilk başlarda bu teröristlerin katliamlarını  ve vahşetlerini, bir filim niteliğinde izlerken, kalleş terörün kendi coğrafyalarını da kana buladıklarına şahit olunca, uyandılar. Tabi bu saldırılar neticesi özellikle batıda İslamafobi ve ırkçılık da yükseldi. Özellikle sermayesi ‘Irkçılk’ olan partilere gün doğdu.

Irkçılara gün doğmuş batı da İslam’a karşı radikal söylem ve eylemler artınca batı toplumlarındaki multi kültürel barış ortamlarıda saboteye uğradı. Bunlara Suriyeli ve Afrikalı göçmenlerin göçü de dahil olunca özellikle, Avrupa hayli endişelendi.

Avrupa’da yaşayan terörü tasvip etmeyen milyonlarca müslüman da bu olaylar ışığında zan altına alınmak istendi. Bu süreçte müslümanların ibadethaneleri ve kendilerine de fiziki ve sözlü hakaret ve saldırılar oldu.

Ben Müslüman bir ailenin ferdi olarak hep terör ve terörizme karşı çıktım. İnancım ve aldığım kültür bunu gerektiriyordu. Ben ve benim gibi milyonlarca müslüman bize yaftalanmak istenen terörü kesinlikle red ediyor ve karşı çıkıyoruz.

Bizler insanlığı ademiyet kardeşliği, inançları ve kültürleri birer zenginlik olarak görüyoruz. Batılı dostlarımız bizim üzerimizde oynanan oyunların global bir proje olduğu gerçeğini artık görmeli. Bizler, hangi dine hangi inanca sahip olursa olsun, birlikte barış içinde yaşamak istiyoruz.

Biz terörle, savaşla değil, dinimizin de adı olan barış içerisinde yaşamak istiyoruz. Ademiyet kardeşliğinde, haydi ele ele gönüle bir dünyayı birlikte oluşturalım... Yaşasın barış....

www.belcikaaydinhaber.com