BİF İFTAR PROGRAMINDA ÖNEMLİ MESAJLAR VERİLDİ

Kısa adı BİF olan Belçika İslam Federasyonu, Başkent Brüksel'de iftar programı düzenledi. Federasyon(BIF) Başkanı Muhammed Ünal'ın ev sahipliğindeki program Hafız Yasin Avcı'nın Kur'an Tilaveti ile başladı.

Kısa adı BİF olan Belçika İslam Federasyonu, Başkent Brüksel'de iftar programı düzenledi. Federasyon(BIF) Başkanı Muhammed Ünal'ın ev sahipliğindeki program Hafız Yasin Avcı'nın Kur'an Tilaveti ile başladı.

Daha sonra kürsüye davet edilen Belçika İslam Federasyonu Genel Başkanı Muhammed Ünal davetlilere katılımlarından dolayı teşekkür ederek başladığı konuşmasında öncelikle ülkemizde yaşanan felaket sonrası insanlarımız tarafından ortaya konan dayanışma ruhundan bahsetti.

Ardından TC Anvers Başkonsolosu Umut Deniz, Belçika İslam Temsil Kurumu Başkanı Mehmet Üstün, Saint-Josse Belediye Başkanı Emir Kır, Prof. Dr. Werner De Saeger, ve son olarak Avrupa İslam Toplumu Milli Görüş Tanıtma Başkanı Selçuk Çiçek birer konuşma yaparak davetlilerle duygu, düşüncelerini paylaştılar.

Kürsüde söz alan konuklar ayrıca dünyamızda yaşanan güncel olaylara da değinerek barışın, hoşgörünün, aynı zamanda bir felaket sonrası ortaya konan dayanışma ruhunun insanlık için ne kadar değerli olduğuna yönelik vurgular yaptılar.

Belçika İslam Federasyonu Başkanı Muhammed Ünal’ın daveti üzerine Geleneksel BIF İftar Programına başta TC. Brüksel Başkonsolosu Umut Deniz ve TC. Anvers Anvers Başkonsolosu Batu Kesmen olmak üzere TC. Brüksel Büyükelçiliği Sosyal İşler Müşaviri Fatih Mehmet Karaca, Belçika İslam Temsil Kurumu Başkanı Mehmet Üstün, Milletvekili Şevket Temiz, Milletvekili Hasan Koyuncu, İbrahim Dönmez, Sadık Köksal, Schaerbeek Belediye Encümeni Mehmet Bilge, Brüksel Bölgesi siyasetçilerimizden Belma Tek, Halis Kökten, Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Rahmi GöktaşÌ§, (Bindus) Federasyonu Başkanı Hikmet Çakır, Belçika Diyanet Vakfı Genel Müdürü Coşkun Beyazgül, Executif Eski Başkanı Şemsettin Uğurlu, BİF Eski başkanlarından Mehmet Zeki Bayraktar, Ekrem Şeker, Müsiad Belçika Başkanı Hayri Apaydın, BTMB Onursal Başkanı Hüseyin Dönmez, Belçika Iğdırlılar Derneği Başkanı Celil Gündoğdu, Brüksel Ehlibeyt Kültür Merkezi Başkanı İsmail Dorbar, Avukat Kürşat Bilge ve çeşitli eğitim kurumları yöneticileri, Bif yöneticileri ve temsilcileri ile özel davetliler katıldılar.

MEHMET ÜSTÜN: ‘’DİNLERİ, ETNİK KÖKENLERİ VEYA SOSYAL STATÜLERİ NE OLURSA OLSUN TÜM VATANDAŞLARA EŞİT DAVRANILMALIDIR’’

Belçika İslam Federasyonu(BIF) geleneksel iftar programında Belçika Müslümanları Temsil Kurumu(EMB) Genel Başkanı Mehmet Üstün bir konuşma yaparak Din özgürlüğünün Ramazan veya Müslüman inancıyla sınırlı değildir, tüm Belçika vatandaşları için temel bir hak olduğunu ifade etti.

Başkan Üstün konuşmasında ayrıca adalet konusuna değinerek; ‘’Adalet, aynı zamanda savunmamız gereken kilit bir değerdir. Dinleri, etnik kökenleri veya sosyal statüleri ne olursa olsun tüm vatandaşlara eşit davranılmalıdır. Adalet, barış ve sosyal uyumun temelidir ve Devlet ve kurumları tarafından güvence altına alınmalıdır’’ dedi.

EMB Başkanı Mehmet Üstün’ün konuşmasının satır araları:

ORUÇ TUTMA, DUA ETME, PAYLAŞMA VE TEFEKKÜR ZAMANI

Bugün bu mübarek ramazan ayında iftar için sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Ramazan, dünyadaki Müslümanlar için oruç tutma, dua etme, paylaşma ve tefekkür zamanıdır.

Bu mübarek ayda Müslümanlar, gündüz saatlerinde yeme-içmeyi bırakarak, kendilerini ibadet ve tefekküre adayarak Allah'a yaklaşmaya çalışırlar. Ramazan, Müslümanlar için manevi bir arınma ve ahlaki yenilenme zamanıdır, ancak aynı zamanda onlar için yerel toplumla paylaşma, yoksullarla ve aile ve arkadaşlarla bağlarını güçlendirme fırsatıdır.

Ramazan ayında oruç tutmak benim için çok değerli olan, uluslararası sözleşmeler ve birçok ülkenin anayasası tarafından tanınan temel bir hak olan din özgürlüğü çerçevesinde icra edilen bir ibadettir. Her bireye baki veya ayrımcılığa maruz kalmadan dinini veya inancını seçme, uygulama, değiştirme veya terk etme özgürlüğünü garanti eder.

DİN ÖZGÜRLÜĞÜ TEMEL BİR HAKTIR.

Din özgürlüğü Ramazan veya Müslüman inancıyla sınırlı değildir, tüm Belçika vatandaşları için temel bir haktır.

Her bireyin zulüm görmeden veya ayrımcılığa uğramadan dinini veya inancını yaşama hakkına sahip olduğunu hatırlamalıyız. Bu, toplumumuzun her koşulda savunulması gereken temel bir değeridir.

ADALET BARIŞ VE SOSYAL UYUMUN TEMELİDİR.

Diğer bir temel değer: Adalet, aynı zamanda savunmamız gereken kilit bir değerdir. Dinleri, etnik kökenleri veya sosyal statüleri ne olursa olsun tüm vatandaşlara eşit davranılmalıdır. Adalet, barış ve sosyal uyumun temelidir ve Devlet ve kurumları tarafından güvence altına alınmalıdır.

Bu bizi Kilise ile Devlet arasındaki ayrım sorununa getiriyor. Bu, demokratik sistemimizin temel ilkesidir. Bu, Devletin belirli bir dini desteklemediği, ancak tüm vatandaşlara dinlerini tam bir özgürlük içinde uygulama hakkını garanti ettiği anlamına gelir.

Kilise ve Devlet arasındaki ayrılık, herkes için din özgürlüğü ve adaleti garanti altına almak için bir ön koşuldur. Herkesin zulüm veya ayrımcılık korkusu olmadan dinini yaşamasına izin verir ve devletin herhangi bir dini desteklemediğini garanti eder. Bu sebeple örgütlenme dahil her şey dini kurumu aittir buna devletler asla müdahale etmemelidir.

DEPREM SONRASI HAYATLARINI YENİDEN İNŞA ETMELERİ İÇİN İNSANLARIMIZA DESTEK OLMALIYIZ.

Son olarak son dönemde Türkiye ve Suriye'yi vuran depremlere değinmek istiyorum. Bu doğal afetler büyük yıkıma ve önemli insan kayıplarına neden olmuştur. Bu zor zamanlarda, mağdurlara yardım etmek ve hayatlarını yeniden inşa etmeleri için ihtiyaç duydukları desteği sağlamak için bir araya gelmeliyiz. Bu vesile ile essiz dayanışma örneği gösteren Avrupa’daki sivil kuruluşlarımıza özellikle IGMG Hasene(25 milyon euro ve Diyanet Avrupa(40 milyon euro) yöneticilerine buradan teşekkürlerimi sunuyorum.

Sonuç olarak, tüm bu değerlerin öneminin farkında olmalı ve bunları korumak ve güçlendirmek için birlikte çalışmalıyız. Ramazan bize hoşgörünün, dayanışmanın ve karşılıklı saygının önemini hatırlatır.Bu değerlerden ilham alarak herkes için daha adil, daha eşitlikçi ve daha uyumlu bir toplum inşa edebiliriz.

SELÇUK ÇİÇEK: ‹'UZUN VE ZORLU BİR İMTİHAN SÜRECİ BİZLERİ BEKLİYOR'›

Belçika İslam Federasyonu(BIF) geleneksel iftar programında Avrupa İslam Toplumu Milli Görüş(IGMG) Tanıtma Başkanı Selçuk Çiçek bir konuşma yaparak toplumumuzun, insanlığın yakın dönemde yaşadığı meselelerle ilgili önemli noktalara değindi.

Selçuk Çiçek konuşmasında Türkiye’deki depremden sonra Avrupa ülkelerinden gösterilen dayanışma, birlik ve beraberliğini devamını dileyerek Belçika’dan yapılan yardımlar için teşekkürlerini dile getirdi.

Selçuk Güneş’in yaptığı konuşmanın satır araları:

DEPREM FELAKETİ SONRASI BÜYÜK BİR DAYANIŞMA RUHU SERGİLENDİ.

Maalesef büyük bir deprem afetinin gölgesinde ramazanı geçiriyoruz. Sizlere Hatay’dan selam getirdim.

Geçtiğimiz günlerde deprem bölgesi Hatay’da idim. Oradaki insanlarımızın sizlere hayır duasını ve teşekkürlerini iletiyorum. Zira deprem felaketinin daha ilk dakikası itibariyle tarihte eşi ve benzerine az rastlanan bir dayanışma ruhu sergilediniz. Çok kısa süre içerisinde milyonları aşan yardım bağışları yapıldı, lojistik destek organize edildi, gönüllü doktorlar, ekipler, afet bölgesine intikal etti ve maddi ve manevi yönden destansı bir dayanışma ruhu ortaya koyuldu. Oradaki insanlarımız inanın sizlere çok dua ediyorlar.

Hatta orada teselli etmeye çalıştığımız bir teyzemiz vardı. Çadırını su basmıştı. Biz onu teselli etmeye çalışırken o bizi teselli ediyordu:

Evladım dedi, ülkemiz elden mi gitti?

Hayır.

İşgale mi uğradık?

Hayır.

O halde biz yeniden ayağa kalkmasını iyi biliriz merak etme evladım! Demesi hepimizi duygulandırdı.

BAŞKONSOLOSLUĞUMUZA ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUZ

Bu zor durumdaki insanlarımıza yönelik tarihi dayanışma ruhunu ortaya koyan Sizlere, Teşkilatlarımıza, dini cemaatlerimize ve tüm STK’larımıza ve onlarla el ele veren Başkonsolosluğumuza çok teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu zor günlerde, milletimizden destek ve yardımlarını esirgemeyen Belçika’ya, Belçika toplumuna, Belçika’daki sivil toplum kuruluşlarına, Protestan ve Katolik kiliselerine, dini temsilcilere,  arama ve kurtarma ekiplerine teşekkür etmek istiyorum. Bu çetin dönemde destek ve dayanışmalarını ifade etmek için kapımızı çalan tüm komşularımıza sizler adına teşekkür ederim.

UZUN VE ZORLU BİR İMTİHAN SÜRECİ BİZLERİ BEKLİYOR.

Uzun ve zorlu bir imtihan süreci bizleri bekliyor.  Zira yetim, öksüz, ailesiz kalmış ve büyük bir travma yaşayan çocuk, kadın, erkek, genç ve yaşlı depremzedelerimizin sadece maddi değil, psikolojik ve manevi desteğimize de çok ihtiyaçları var. Onlara dönük kalıcı projelere ve çalışmalara da teşkilatlar olarak sizlerin desteğiyle öncülük etmeye Allah’ın izniyle devam edeceğiz.

Şairin sözleriyle noktalıyorum: Geceye yenilmeyen her insana ödül olarak bir sabah, bir gündüz, bir de güneş vardır.

Biz bu afete yenilmedik ve Allah’ın izniyle ödül olarak sabahımıza da, gündüzümüze de, güneşimize de hep birlikte kavuşacağız

BİF GENEL BAŞKANI MUHAMMED ÜNAL DÜNYAMIZIN BİRÇOK YERİNDE KORKUNUN HAKİM OLDUĞUNU BELİRTTİ.

Belçika İslam Federasyonu Başkanı Muhammed Ünal geleneksel iftar programında yaptığı konuşmasında toplumumuzun, insanlığın yakın dönemde yaşadığı meselelerle ilgili önemli noktalara değinerek görüş ve düşüncelerini paylaştı.

BİF Başkanı Muhammed Ünal’ın konuşmasının satır araları:

YÜREĞİMİZ YANIYOR

Türkiye’de ve Suriye’nin kuzeyinde yaşanan depremde 50,000’e yakın canımızı alan, geride 100,000’i aşkın yaralı bırakan bir afet yaşadık.

Milyonlar evsiz kaldı. Eşimiz, dostumuz, akrabalarımız etkilendi..

Peygamber Efendimiz’in (as) buyurduğu gibi. Bir uzvu rahatsızlanan vücut misali biz de acıyı yüreğimizde hissettik,

Duyduğumuz anda seferber olduk. Kardeşlerimize ulaşmanın, bir can kurtarmanın, bir yara sarmanın, aş olmanın, baş sokacak bir çadır, başını yaslayacak bir omuz olmanın imkanlarını oluşturmaya çalıştık,

Belçika İslam Federasyonu olarak, Hasene yardım kuruluşumuz aracılığıyla, deprem bölgesine çeşitli yardımlar gönderildi. 2000 jeneratör, hava şartlarına dayanıklı 950 çadır, 8 palet kışlık mont, 4 palet HİLTİ profesyonel ekipman ve 1 milyon üzeri maddi yardım sizler sayesinde ulaştırıldı.

Bu gayrete ortak olan, can-ı gönülden yardıma koşan, dayanışma sergileyen tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.

İnsan üstü bir gayretle, imkânları zorlayarak çalışmaya devam eden herkesten Allah razı olsun. Rabbim bu gayretleri hayırla neticelendirsin.

Şüphe yok ki Bu yarayı ancak birlikte, yardımlaşarak, kalbî bir dayanışma ile sarabiliriz.

KİMİNLE NEYİ, NASIL PAYLAŞIYORUZ                         

Hiç düşündünüz mü yaşarken sırtımızı nereye dayıyoruz?

Sıkıntıya düştüğümüzde neye güveniyoruz?

Acımızı, hüznümüzü nasıl hafifletiyoruz?

Kiminle neyi, nasıl paylaşıyoruz?

Yardımlaşma ve dayanışma sadece böylesi büyük afetler yaşandığında aklımıza gelmemeli.

İnsan, tek başına yaşayabilecek bir canlı değildir. Doğamız gereği birlikte yaşıyoruz. Bu birlikte yaşayışın güzellikleri olduğu gibi beraberinde getirdiği sorunlar da var.

Hem güzellikler hem de sorunlar bağlamında sorumluluklarımız var.

İnsan, sorumluluk sırtlandığı ve halis niyetle bir hukuka bağlı yaşadığı sürece sosyal anlamda tekâmül edebilir.

DÜNYAMIZ ARTIK KÜÇÜK BİR KÖYE DÖNÜŞTÜ

Dünyamızın küçük bir köye dönüştüğünü hep birlikte görüyoruz.

Dünyanın bir ucunda gerçekleşen bir hadiseyi anında haber alabiliyoruz.

Sosyal medyadaki bir akım, binlerce kilometre uzaktaki insanları etkisi altına alabiliyor.

Bu gibi birçok olumlu gelişmenin yanı sıra sorunlarımız da artık global.

Irkçılık artık bölgesel değildir.

Dünyanın farklı yerlerindeki ayrımcılık olayları birbirini besler hâle geldi.

Çevre sorunları, iklim değişikliği, ekonomi ve finans alanındaki krizler hepimizin ruhunu, hepimizin sağlığını, hepimizin cebini etkiliyor.

DÜNYAMIZDA HALA SAVAŞLAR VE HAKSIZLIKLAR DEVAM EDİYOR

Maalesef hala dünyada savaşlar ve haksızlıklar devam ediyor,

Ve  bu savaşlarda hayatını kaybeden siviller, çocuklar kadınlar yaşlılar, masum insanlar, evini ailesini yurdunu kaybediyor suçsuz yere cezalandırılıyor,

(Maide suresi 32)

“Kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.”

Bu sadece İslam’da değil tüm inançlarda aynıdır,

Bizler ne yapabiliyoruz? Gelin bu Ramazan ayını fırsat bilip bir insan kurtarmak için, düşünelim.

YARATILANI YARATAN’IN HATIRINA SEVELİM.

Yaratılanı Yaratan’ın hatırına sevelim,

Yaptığımıza yapmadığımıza, yapamadığımıza, başarılarımıza, kayıplarımıza bir de bu gözle bakıp insan olmanın, insan kalmanın gayretini merkeze alıp bir değerlendirme yapalım.

Biraz önce saydığım sorunlara karşı kiminle nasıl dayanışma gösterebilirizi düşünelim.

Kime yardım edelim, kimden yardım isteyelim, tek tek insanların boylarını aşan bu meseleleri bir gözden geçirelim.

Birey olmak önemlidir. Şahsiyet sahibi olup yaşama yükünü omuzlayıp emaneti kabul edebilmek çok önemlidir. Bizim tüm çalışmalarımız bu yöndedir.

Tüm gayretimiz İnsanlar, insana yakışır bir hayat sürsün, esenlik ikliminde yaşasın diyedir.

Ancak maalesef bugün esenliğin, hakkın, adaletin ve özgürlüğün hâkim olduğu bir zaman diliminde yaşamıyoruz.

DÜNYAMIZIN BİRÇOK YERİNDE KORKU HAKİM

Dünyamızın birçok yerinde korku hâkim.  Can, mal, nesil emniyeti maalesef çoğu yerde yok.

Suriye’de nice canlar kaybettik. Milyonlarca insan mülteci durumuna düştü.

Hakeza Ukrayna’daki savaş haber bültenlerinin sıradanlaşmış bir başlığı oldu.

Ölen insanların, parçalanan ailelerin hesabını tutan yok.

Filistin’deki şiddet, hak ihlalleriyle insan onuru ayaklar altına alınıyor.

Adeta açık bir hapishanede, bir esir kampında yaşayan Filistinli Müslümanları dünyamız ne için görmezden geliyor ?

DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ KAMPLAR TÜM İNSANLIK İÇİN BİR UTANÇ VESİLESİDİR.

Doğu Türkistan’daki kamplar tüm insanlık için bir utanç vesilesidir.

Canın, malın, inancın, neslin hiçbir şekilde güvende olmadığı, insanların âdeta soykırıma tabi tutulduğu Doğu Türkistan’da dünyanın baktığı ama görmediği, görmek istemediği acı yüreklerimizi dağlıyor,

Dünyanın duymak istemediği bu çığlık kulaklarımızı adeta sağır ediyor.

Dünyanın hangi bölgesine bakarsak bakalım, insanlığa yakışmayan hak ihlalleriyle karşılaşıyoruz.

Kendi ölçeğimizde, Belçika'da, dinimiz 50 yıldır tanınmasına rağmen, Müslümanlar damgalanmaya ve ayrımcılığa maruz kalmaya devam etmektedir. İslam'ın kurumsallaşması, kanun ve anayasa ilkelerine rağmen hala engellerle karşılaşmaktadır. İbadethanelerin tanınması yıllardır durma noktasındadır. Ülkemizin bölgelerinde helal kesiminin yasaklanması, din derslerinin kaldırılması girişimi, başörtüsü nedeniyle eğitim ve çalışma hayatına erişimde karşılaştığımız kısıtlamalar ve baskılar.

Bizler barışın, esenliğin hüküm sürdüğü bir dünya amacıyla elimizden gelen tüm gayreti hikmetle sarfetmeye devam edeceğiz.

Fertten başlayıp dalga dalga topluma yayılan ama kimseyi dışarıda bırakmayan, tüm dünyayı kuşatan bir iyiliğe talibiz. Biz bu yolun yolcularıyız.