Her evin bacası tüter mi?

Bazen çocuklar ev çizdiklerinde bacasından duman çıktığını görebiliyoruz. Fakat her evin bacasından duman tüter mi?

Bazen çocuklar ev çizdiklerinde bacasından duman çıktığını görebiliyoruz. Fakat her evin bacasından duman tüter mi?

Meşhur İsviçre'li psikiyatrist Jung Carl Gustav, arketiplerden bahsediyor. Peki nedir bu arketipler? 

Kollektif bilinçaltımızdan gelen arketipler vardır. Nitekim, Hz. Yusuf’ta «Hani Yûsuf babasına şöyle demişti; Babacığım ben rüyada, gerçekten on bir yıldızla, güneş ve ayı gördüm; onları bana secde ederlerken gördüm.» (Yûsuf, 12/4.)

Yıldızlar kardeşleri, güneş babası ve ay’da annesi olarak yorumlanır ve Hz. Yusuf (as) Mısır’a hükümdar olmuşken babası, kardeşleri ve annesi Hz. Yusuf’un önünde eğilmişlerdi.
Arketiplerde bilinçaltımızdan gelen sembollerdir ve bazı sembolleri kollektif olarak yani tüm insanlık paylaşır. Hz. Adem ve Hz. Havva’dan şimdiye kadar bizlere aktarılan bu sembolleri bazen rüyalarda görür bazen de hissederiz. Örneğin rüyada su görmek, genelde aydınlığa yorumlanır çünkü bilinçaltımızda su bizi paklar, arındırır, tertemizdir ve aydınlıktır.
Fazla bu konuya girmeden şunu belirtmek istiyorum. Bilinçaltımızda ve bazen çocuklarda da ev resimlerine yansıyan baca tütmesi sıcaklık manasını taşır. Evin sıcaklığı insana ve özellikle çocuklara güven ve huzur verir. Bu çok önemlidir.

Geçtiğimiz Ramazan ayında belki bir yıl içerisinde hiç yapmadığımız menüleri yemekleri pişirdik. Aile’nin bir araya gelmesine sebep oldu. Yani bacadan bol bol duman tüttü.
Evde sıcak yemeğin kokusu hiç eksik olmamalı. Ne kadar da son yılların verdiği alışkanlıklar dışarıda yemek çok sevilir hale gelmişse de, evdeki pişirilen yemeğin sundugu sıcak ortamı veremez. Hele sağlık yönüne hiç değinmiyorum bile. 

Psikolojik olarak biliyoruz ki, çocukların bilinçaltına kazındığı gibi de huzur ve güven verir. Düşünün siz çocukken annenizin yaptığı çorba kokusu, poğaça veya kek kokusu nasıl da güzel gelirdi değil mi? 

Evdeki yemek, pogaça,kek,…kokuları çocukların beyinlerine kazınır çünkü bu koku anneylede ilişkilendirilir ve anne’de güvendir sıcaklıktır. Kısacası evin bacası tüttüğünde bedenimizdeki 5 duyularımız aktive olur.

Koku, tat, hissetmek, duymak ve görmek.

Terapilerde de bazen bu 5 duyu ile çalışırız daha güzel sonuçlar elde edebilmek için. Ama anlasiliyor ki, en iyi terapistler yine annelerimiz, babalarımız ve ev ortamımızdır. 
Sadece çocuklar için değil, kendimiz içinde bacamız tütmeli. Yemek yapmaya odaklanmak insani ihtiyaç olduğu için bize rahatlık verir. Özellikle anneler çok mutlu olur. Bu annelerin fıtratında ve bilinçaltında vardır. İlk insanlar’da erkek ava giderken, kadında çocukları beslerdi.

Danışanlarıma bazen bunu da tavsiye ederim; yemek yaparken, elindekine odaklan, hem yaradanın ne kadar güzel yarattığını farketmek için, hem de o yemeği nasıl lezzetli pişirebileceğin için. 

Bilinçaltımızda bu var olduğu için ve açığa çıkardığımız zaman bu bize rahatlık verir. Hem günün yorgunluğunu ve düşüncelerini alır. Hatta bazı insanlar yemek yapmayı terapi olarak görür aynı temizlik gibi. Ama temizliğe bir başka makale’de ele alırım insallah.

Ve hatta size çok önemli bir ipuçu vereyim. Aile masasında büyükten küçüğe oturmak bile psikolojik olarak rahatlık verir. Çünkü, siz farkında değilsiniz ama bilinçaltınız atalarımızı, kardeşlerimizin sıralamasını dahi biliyor. Bakın hadis’te buyuruyor; sila-i rahim ömrü uzatır.

Yani aile fertlerini ziyaret etmek. Belki hissetmişsinizdir, aile fertleriyle bir araya geldiğinizde kendinizi iyi hissedersiniz. Bunun sırrı işte burdadır. Siz bilmezsiniz ama bilinçaltınızda herşey kayıtlı olduğu gibi, insanoğlunda dipsiz bucaksız bir kütüphane vardır. Geçenki makalemde de yazmıştım. 

Hz. Ali (as) ne buyurmustur? 
“Sen kendini bir cisim sanırsın, halbuki tüm kainat sende gizlidir”. 
Devamı diğer makalede inşallah.

Selam ve saygılar...