Bir hilâl uğruna ya rab, ne güneşler batıyor!…./Birgül Kapaklıkaya

Bazı günler vardır ki, insanın aslında söyleyeceği çok şey vardır ama, duygularını ifade etmeye kelimeler yetmez. Sanki boğazı düğüm düğüm olur, gözleri hafif bulanık görmeye başl

Bazı günler vardır ki, insanın aslında söyleyeceği çok şey vardır ama, duygularını ifade etmeye kelimeler yetmez. Sanki boğazı düğüm düğüm olur, gözleri hafif bulanık görmeye başlar, sesi kısık çıkar…. Bu gün de benim için iste öyle bir gün. 18 Mart, Çanakkale zaferi.... Çanakkale derken bile insanın içini büyük bir duygu bulutu kaplıyor. Ulusal kurtuluş savaşımıza kaynak olan bu savaş bilindiği gibi milletimizin kaderini değiştirmiştir. O aslında gerçek anlamda bir savaş değil, barışa giden büyük bir zaferdir. Vatan uğrunda canını verenlerin destanıdır. Öyle bir destan ki hiç bir zaman hafızalardan silinmeyecek... Öyle bir destan ki bir yanda askerlerine vatan için ölmeyi emreden bir komutan, diğer yanda ölümü aklına bile getirmeyerek göğsünü ateşe karşı geren korkusuz askerler… Bu destan unutulur mu? 24 saatte 7 kez el değiştiren Conk bayırı nasıl unutulabilinir ki? Sadece Conk bayırı değil, Kumkale, Beşike, Bolayır, Seddülbahir, Aribumu, Kabatepe, Conkbayırı ve Anafartalar…….. Büyük şair Mehmet Akif ERSOY bu destanı öyle bir anlatmış ki, bence şiirin ozellikle aşağıdaki bölümünü okuduktan sonra fazla bir şey söylemeye gerek yok… Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i… Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın? Birgul Kapaklikaya 18 mart 2008