«TÜRKÇE, ANADİLİM» Hüseyin DÖNMEZ

020 yılı hem yaşadığımız ülkede, hem de dünyamızda zor bir yıl oldu. Covid 19 olarak tanımlanan bir pandemi tüm dünyayı etkisi altına alarak yüzbinlerce insanın hayatına mal oldu.

020 yılı hem yaşadığımız ülkede, hem de dünyamızda zor bir yıl oldu. Covid 19 olarak tanımlanan bir pandemi tüm dünyayı etkisi altına alarak yüzbinlerce insanın hayatına mal oldu.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen hayat elbette devam ediyor. Sosyal, siyasi, ekonomik bir çok sorunla da insanoğlu yüzleşmek durumunda. Bu da yetmiyor, dünyanın birçok yerinde sıcak çatışmalar, savaşlar maalesef devam ediyor.

İnsan yaşamında yemek içmek ne kadar önemli ise, ruhunu, duygularını, kimliğini, kişiliğini tamamlayan manevi, kültürel değerleri de bir o kadar önemlidir.

Örneğin, dil ve din insanın kimliğini tamamlayan unsurların başında geliyor. Belçika’da yaşayan 250 bin vatandaşımızın bu konuda çok ciddi sorunları var. Örneğin çocuklarımızın temel din eğitimini alacakları camilerimizin bir bölümünün İmamlarına vize verilmiyor. Din eğitimi bu şekilde belki de bilinçli olarak sekteye uğratılıyor.

Ancak çok daha önemli bir konu var ki; yıllarca sessiz ve derinde sabote edildi; o da Anadilimiz Türkçe ve Türk Kültür dersleri Belçika’da verilemez hale getirildi. 80’li yıllardan itibaren OETC dersleri olarak bilinen, ikili kültür anlaşmaları ile hayata geçirilen gelenek özellikle Flaman ve Brüksel Bölgelerinde kaldırıldı. Bu sistem ile Türkiye’den seçilerek gönderilen öğretmenlerimiz Türk çocuklarının gittiği okullarda ders için Türkçe dersleri verebiliyorlardı. İkinci ve üçüncü nesil bu uygulamadan yararlandı, ancak dördüncü nesil Brüksel ve Flaman Bölgelerinde bu hizmetten mahrum bırakıldı.

Şimdi dil bir insan için ne anlam ifade diyor ona bir bakalım. Elbette bir çok tanım yada tanımla var. Genel kabul gören tarifler şöyle diyor; «Dilin, çocuğun kendi gelişimi, kendini ifade etme, zihinsel becerilerini geliştirme, kendi dışındaki dünyayı anlama açısından önemi, anadilin çocuğun kendisini ifade etme ve kavramları anlamlandırma açısından kritik önemi vardır.»

Birincisi dili, ifade aracı ve dışarıdaki dünya ile ilişki kurma aracı olarak değerlendirdiğimizde, bireyin dışındaki dünyayı dil ve sözcükler aracılığıyla anlamlandırdığını düşündüğümüzde kendi anadilinde eğitim alamayan bir öğrencinin bireysel gelişimi konusunda sıkıntı yaşayacağı kesindir.

İkincisi bu bireysel gelişim konusunda dilsel ve bilişsel gelişime paralel olarak psikolojik açıdan yine sıkıntılar yaşayacaktır.  Ana dili en başta anneden, sonra yakın aile çevresinden, sonra da ilişkide bulunulan çevrelerde öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve bireyin toplumla en güçlü bağlarını oluşturan dildir. «Ana dili»  sosyal ve kültürel bir bağımlılık anlamı taşır. Ana dili bireyin iç dünyası ile içinde bulunduğu toplum arasındaki sıkı bağ

oluşturur.

Anadili temel insan hakkıdır, anadili kimliktir, kişiliktir, öz güvendir, hayattır, haktır. Anadilini temel anlamda iyi öğrenen bir çocuğun diğer dillerde aldığı eğitimde daha da başarılı olduğu bilimsel bir gerçektir.

Hal böyleyken «Anadilimiz Türkçe» ye karşı yapılan söndürme hareketleri tamamen siyasi yaklaşımlardır. Bu artık ne bir şekilde biliyoruz.

Peki bu söndürme politikasına teslim olacak mıyız?

İşte asıl soru budur.

Bu yıl içerisinde Belçika’da anadil Türkçe ile alakalı çalışmaları yakından izlemeye çalıştım. Özellikle TC Brüksel Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Doç. Dr. Neslihan Karataş’ın çabalarını takdirle karşılıyorum. Sayın Karataş mevcut imkanlar çerçevesinde Belçika’da Anadilimiz Türkçe ve Türk Kültürü konusunda birlikte neler yapılabileceği konusunda STK temsilcileri ve eğitim gönüllüleri ile bir araya gelerek nasıl bir işbirliği mekanizması kurulabileceği konusunda düzenli istişarelerde bulunduğunu görüyoruz.

Belçika Türk Dili Enstitüsü Uyum ve Araştırma Merkezi Başkanı Şener Uğurlu «Anvers Türkçe okulu» derslerini büyük bir heyecanla devam ettirmesi, çocuklarımızın iki dilli iki kültürlü bireyler olarak verimli bir entegrasyon süreci geçirebilmesi açısından her farklı aile profilinde izlenmesi gereken farklı yollar olduğunu belirten Belçika Türk Dili Enstitüsü Uyum ve Araştırma Merkezi’nden Doç. Dr. Feyza Altınkamış’ın çabaları elbette takdire şayandır.

Ayrıca Betev Eğitim Vakfı’nın giderek artan ‘Türkçe ve Türk Kültürü Eğitim Hizmeti’ bizlerde kalıcı ve süreli bir hizmet intibası uyandırmaktadır. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Bakanlığının desteği ile Limburg, Anvers, Gent ve Brüksel Bölgelerinde hayata geçirilen «Anadil Türkçe» programları bu yıl içerinde oldukça dikkat çekici derinlik kazandığını görüyoruz.

Kısaca «Anadilimiz Türkçe» konusunda tüm bu değerli girişimleri yürekten kutluyor ve destekliyoruz. Şayet gelecek nesillerin bizlerin sahip olduğu kültürü ve kimliği geleceğe taşımalarını istiyorsak sizlerde bu çalışmaları lütfen desteleyin.

Yeni yılın barış getirmesi dileklerimle...